27 Kasım 2012 Salı

MEZUNLAR KAÇA AYRILIR?



Oleyyy yuppy mezun oldum sevinç  gösterileriyle başlayıp, off aman Allah’ım neden mezun oldum’lara dönüşen senaryonun kıymetli oyuncuları bu yazım sizin için...

Birçoğumuzda “mezuniyet sendromu”  olarak adlandırdığım bu durum aynı etkileri gösteriyor. Eğer mezun olmuş ve hangi yöne gideceğimize karar verememişsek, kurduğumuz cümlelerden tutun da günü doldurmak için yaptığımız davranış şekillerine kadar hepsi klonlanmışız gibi ortak.

Mezun olunca herşey bitti, artık istediğimiz noktadayız hissi bir tek sizi mi sarıyor zannediyorsunuz. Birşeyleri başarmış olmanın verdiği mutlulukla sarhoş olmak hepimize Allah vergisi. Kimileri bu sarhoşluğun etkisinden akıllıca sıyrılıp çıkarken kimisi bu durumu daha uzun vadede atlatabiliyor. Sanırım bu vade,  ne istediğini, hangi yöne gideceğini farkedebilme süresiyle doğru orantılı.

Gözlemlerime dayanarak  mezuniyet evresini 3’e ayırıyorum:

1-Herşeyin farkına mezuniyet sonrası varanlar:

 Mezun olmayı başarmış yeni mezun, artık ne yese ne içse haketmiştir. Mezun olmuştur, başarmıştır. Ailesine bu gururu yaşatmıştır ve doyasıya dinlenmek en büyük hakkıdır. Doğru hakkımız dinlenelim. Vücüt dinç, kafa dinç, yolumuza öyle bakalım. Yenilir, içilir, yatılır, mis gibi kilo alınırJ Nasıl olsa benim gibi mezun olmayı başarmış biri her şekilde iş bulur duygusu bu aşamada yoğun gözlenir. Biraz dinlenip yoluma öyle bakmayı planlıyorum, nasıl olsa bir iş bulurum, zaten onlar beni bulurlarJ cümlesi “Eee ne yapmayı planlıyorsun?” sorusuna verilen en klasik cevaptır.  Pembe gözlükler takılmış, keyif çatılmıştırJ Mezuniyet ile birlikte gelen, özgürlük duygusu yerini  ortalama 3 ay sonunda kapana kısılmış hissine bırakır. TV izle, yemek ye, facebookta takıl,  tweet at, gez dolaş modu sıkmaya başlar. Ve artık kolları sıvama vaktidir diye düşünülerek, bir bir gönderilir CV’ler, yapılır başvurular.Kapana kısılmışlık hissi had safhaya ulaştığında ise yeni mezun, üniversiteyi bitirmiş olmanın verdiği tavan yapmış özgüven ve şişmiş ego ile kendini kaf dağında görüp, bir ton orta ve üst düzey ilana başvurusunu iletir. Dolayısıyla geri dönüş alamaz. Baştan sağma mezuniyet sonrası hazırlanan basma kalıp  CV ile yol alınamayacağını henüz idrak edememiştir ve olayı üniversite mezunu işsizlere bağlar. Zaten herkes böyle diye kendini rahatlatmaya çalışır ama neden acaba sorusunu içtenlikle kendisine sormaz. Gel zaman git zaman yeter diye çığlık atma moduna gelir ve her türden ilana başvurusunu iletir.  Yeterki bir işi olsun ister. Nihayetinde bir iş bulur ve her şeyi tüm şekliyle görmeye başlar. Aslında hayal ettiği çalışma hayatı öyle değildir. Öylesine iletilen bir başvurudan elde edilen öylesine bir sonuçla işe başlayan yeni mezun, stresinden ve mutsuzluktan ölecektir ki kendisini anlamaya ne istediğini keşfetmeye başlar. Şanslı olanlar ya da şansını kendisi yaratanlar yaşanılanlardan sonra harekete geçip istediği güzel sonucu elde etmek için kolları sıvar ve çaba gösterir, hatta güzel sonuçlar alırken, karamsarlıktan kararanlarsa mutsuz bir iş hayatının içine git gide gömülürler...


2-Öğrenciyken durumun farkında olup, elinden gelen herşeyi yaptığına inanıp aslında eksik oldukları yanları görmekten kaçınanlar:

Bu arkadaşla ilgili lafı fazla uzatmak istemiyorum. Mezuniyet heyecanı, özgüven tavan modu vs. bu grupta da gözlemlenmiş olup, bunlara artı yoğun bir karamsarlık eklenir. “Herşeyi yaptım, onu da yaptım, bunu da yaptım olmadı. Mülakat güzel geçti ama olmadı. Zaten torpilin yoksa herşey boş” söylemleri sıklıkla dillendirilir. Bu arkadaş o kadar umutsuzluğa bürünmüştür ki o umutsuzluk ile ne yapacağını bilemediğinden eksikliklerini görüp, gidermek için harekete geçemez. Fark edemediği  o eksiklikler, o kadar göze çarpar ki gel zaman git zaman sürekli karşısına çıkar. Günden güne fark etmediği o eksiklikler onu iyice haksızlığa uğramış hissine büründürür. Oysaki karşılaştığı sonuç tamamiyle kendisinden kaynaklanmaktadır. Belki kendisini ifade edemiyordur, belki yanlış ifade ediyordur, belki de başvurduğu pozisyonlarla hiç uyuşmayan yetkinlikleri vardır, yanlış tercihler yapıyordur. Belki, belki, belki… diye örnekler çoğaltılabilir. Her türlü ilana başvurma, istemediği işi bile yapmayı göze alma hissi, aslında bu grupta da gözlenir ama ne istediğini bilmediğinden değil de umutsuzluğun yarattığı bıkkınlıktan ortaya çıkar. Ahh bir kendisine inanıp harekete geçebilse, potansiyelini anlayıp ben bunu yaparım diyebilse yol alacak ama o ilk adım cesareti gelmez bir türlü. Belki de birinin onu karşısına alıp, eksiklikleriyle ilgili eleştirip, yönlendirmesi, motive etmesi, yapabileceğine inanmasını sağlaması gerekir. Kişiden kişiye farklı etkiler yaratan bu davranış şekillerine nasıl reaksiyon vereceği biraz da ona kalmıştır. Bu arkadaş harekete geçmekten korkup, birilerinin onun için harekete geçmesini bekleyen ya da o ilk adımı atamayıp cesaretsizlikten kaybedenleri temsil eder. “Kendisini keşfedememiş potansiyel” bu arkadaşı iyi tanımlar diye düşünüyorum.

3-Mezuniyete öğrencilik yıllarında hazırlanıp, hazırım başlıyoruz diyenler:

Mezuniyet bu evredeki arkadaş içinde heyecan vericidir. Başarmış olmanın verdiği , özgüven tavan modu burada da hissedilir. Nasıl hissedilmesin ki bomba gibi hazırdır tüm sonuçlara. Farkındadır zor bir sürecin onu beklediğinin. Özgürlükle hemen rehavete kapılmak yerine iş arama sürecini, artılarına artı eklemekle geçirir. Başvurusunu iletmek istediği, çalışmayı günlerce hayal ettiği, öğrencilik yıllarında kendisini hep buralarda görmek istediği  şirketlerle ilgili motive edici bir araştırma maratonuna katılır. Bu şirketlerin beklentilerini iyice ölçüp biçtikten sonra, kendisi bu beklentileri ne derece karşılayabiliyor bunu sorgular. Eğer cevap evet ise, bu işin altından kalkabileceğine inanıyorsa, mutlu olabileceği iş tanımını karşılıyorsa o şirkete özgü bir CV hazırlayarak başvurusunu iletir. Öyle her önüne gelen ilana başvurmaz. “Eksik kalmasın buna da başvurumu ileteyim” modunda değildir. Çünkü ne istediğini bilmektedir. Kariyer hedefi bellidir. “Sen hangi  ülkede yaşıyorsun, bu ülkede işsizlik var, sevdiğini değil bulduğun işi yapacaksın” söylemlerine sonuna kadar direnen azınlığın içinde yer alarak, kalıplaşmış bu tezi çürütmek için daha bir gayretlidir. Kendisini geliştirmekten, eksik bulduğu yanlarını artıya çevirmekten vazgeçmez.  Sanmayın bu arkadaş da hemen iş bulur, güllük gülistanlık hayata konar. Elbette öyle olmaz ama eninde sonunda istediğini alır. Çünkü nereye gideceğini biliyordur ve mücadeleden hiç vazgeçmez. Böyle mücadeleci, azimli olmanın ve ne istediğini bilmenin verdiği özgüvenin kaynağı öğrencilik yıllarına dayanmaktadır. Araştırmacı olmaktan, kendisini keşfetmekten, çalışmak istediği alanlara yönelik hazırlık yapmaktan vazgeçmemiştir. Diplomaya ek olarak, yetkinliklerini geliştirmiş, eksikliklerinin farkına  öğrencilik  zamanında varmış ve ivedilikle tamamlamıştır. Kendisini kaf dağında görmeden, ben oldum demeden soluksuz ilerlemeye devam eder.

Belirttiğim gibi bunlar benim gözlemlerim. Katılmak ya da katılmamak sizin tercihiniz. Hangi tanımlamanın içinde yer alacağınız size kalmış. Umarım mezuniyete öğrencilik yıllarında hazırlanıp, mezuniyet sonrası hazırım, başlayalım, diyenlerden olursunuz.


ZG




4 yorum:

  1. kesinlikle 1 ile 2 arasındayım. 1.5'um ben :)

    YanıtlaSil
  2. Umarım 3 olma yolunda ilerlersiniz:)

    YanıtlaSil
  3. Hangisinin seni yansıttığını bilmende güzel. 3 olma yönünde harekete geçiyorsun demekki:)

    YanıtlaSil