Öğrencilik dönemlerinizi
boş geçirmeyin, mezun olduğunuzda, üniversiteye başladığınız yerde bulmayın
kendinizi. Muhakkak “vay be ilk geldiğim zaman bunu şöyle düşünüyordum, şöyle
yapıyordum, oysaki bu böyle de olabilirmiş, bu yoldan da gidilebilirmiş” gibi
cümlelerinizin olduğu bir durumda bulun kendinizi ki geliştiğinizi görerek
motive olabilesiniz.
Üniversite yıllarınızda ,
eğlenin, gezin, yeni şehirler, kültürler keşfedin, hobilerinize zaman ayırın. Çünkü
iş yaşantınızda bunları düzenli yapabilecek kadar bol zamanınız olmayabilir.
Gelecekte nerede olmak
istediğinize dair hayaller kurmaktan kaç yaşında olursanız olun, nereye
giderseniz gidin vazgeçmeyin. Kendinizi o hayalin içinde bulun.
Konferanslar, seminerler,
konuşmacılar,girişimciler, size bir anlam ifade eder ya da etmez ama unutmayın
her dinlediğinizden bir şeyler kalır size. Gün gelir, bu burada gerekliymiş,
bunu demek istemiş dersiniz kendi kendinize. Bu tür etkinlikler size farklı bir
bakış açısı kazandırır. Değerlendirin.
Farklı bir dil öğrenin. Yabancı
dil kursuna ayıracak bütçeniz yoksa bile harçlığınızın bir bölümüyle kendi
kendinize yol alabileceğiniz bir yabancı dil çalışma kitabı alın. Bir kelime
bir kelimedir unutmayın.
Yurt dışı fırsatlarını,
burslarını, AB projelerini takip edin.
Mezun olmadan önce böyle bir deneyimi yaşayın. Çünkü mezuniyet sonrası,
böyle bir deneyim yaşama isteği size pahalıya mal olabilir.
CV nizi oluşturmak için
mezun olmayı beklemeyin. Üniversitenin ilk yıllarında CV’nizi oluşturup, her
yıl güncelleyin. Böylece gelişiminizi de takip etmiş olursunuz.
Sosyal medyayı hakettiği
gibi kullanın. Doğru kullanıldığı zaman size çok şey kazandırır. Unutmayın.
Çalışmak istediğiniz alan
ve bölümünüzle ilgili yeniliklere, gelişmelere kulak kabartın.
Mülakat deneyimi yaşayın.
Varsın kötü geçsin, aldırış etmeyin. Böyle deneyimler, gerçek mülakatlarda sizi
güçlü kılar.
CV’nize plajda, piknikte
ya da podyumda çekilmiş vb. fotoğraflarınızı lütfen koymayın, fotoğrafsız
olması emin olun daha hoş bir intiba bırakacaktır.Görüşmeler için davet
edildiğinizde, başvurunuzu iletmiş olmanıza rağmen “hımmm bilmemki katılsam mı
acaba, bir düşüneyim” gibi söylemleri yapmak isterseniz bile lütfen içinizden
yapın. Katılamayacağınız bir durumda sizinle iletişime geçen kişiyi
bilgilendirmeniz kibar bir davranış olur.
Üniversitedeki
topluluklar, kulüpler; öğrenciyken takım
çalışmasının ne olduğunu , birlikte neler yapabileceğinizi görmenin anlamanın
en güzel yerleridir.Aktif olun. Korkmayın. Hem yeni arkadaşlar edinip keyifli
vakit geçirirsiniz hem de bir şeyler başarmanın mutluluğuna ortak olursunuz.
Katılmadığınız, doğru
olmadığına inandığınız durumlarla karşı karşıya kaldığınızda fikrinizi
söylemekten çekinmeyin. Fikrinize sahip çıkın ama birileri size doğru
olmadığını ispatlarsa, karşınızdakine size yeni bir şeyler öğrettiği için
teşekkür etmeyi de ihmal etmeyin.
Kötü hırslarınızla ne
kendinizi ne de başkalarını yıpratın ama bu demek değildir ki rekabetçi
olmayın. Rekabet sizi her daim tetikleyerek, iyi şeyler yapmaya zorladığında
güzeldir. Geliştirir, düşünmeye zorlar, yeni yollar keşfettirir.
Her şeyden önemlisi kendinize inanın, yapabileceklerinize güvenin. Kendinizi ve potansiyelinizi hafife almayın. Keşfedin kendinizi. Çünkü kendinizi nerede görmek isterseniz orada olursunuz.
.
.
.
Bu liste uzar gider.
Dilerseniz sizde sizce olan kısmından bahsedebilirsiniz. Bende SİZCE’leri duymayı isterim:)
ZG
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder