25 Kasım 2012 Pazar

BENCE



Öğrencilik dönemlerinizi boş geçirmeyin, mezun olduğunuzda, üniversiteye başladığınız yerde bulmayın kendinizi. Muhakkak “vay be ilk geldiğim zaman bunu şöyle düşünüyordum, şöyle yapıyordum, oysaki bu böyle de olabilirmiş, bu yoldan da gidilebilirmiş” gibi cümlelerinizin olduğu bir durumda bulun kendinizi ki geliştiğinizi görerek motive olabilesiniz.

Üniversite yıllarınızda , eğlenin,  gezin, yeni şehirler, kültürler keşfedin, hobilerinize  zaman ayırın. Çünkü iş yaşantınızda bunları düzenli yapabilecek kadar bol zamanınız olmayabilir.

Gelecekte nerede olmak istediğinize dair hayaller kurmaktan kaç yaşında olursanız olun, nereye giderseniz gidin vazgeçmeyin. Kendinizi o hayalin içinde bulun.

Konferanslar, seminerler, konuşmacılar,girişimciler, size bir anlam ifade eder ya da etmez ama unutmayın her dinlediğinizden bir şeyler kalır size. Gün gelir, bu burada gerekliymiş, bunu demek istemiş dersiniz kendi kendinize. Bu tür etkinlikler size farklı bir bakış açısı kazandırır. Değerlendirin.

Farklı bir dil öğrenin. Yabancı dil kursuna ayıracak bütçeniz yoksa bile harçlığınızın bir bölümüyle kendi kendinize yol alabileceğiniz bir yabancı dil çalışma kitabı alın. Bir kelime bir kelimedir unutmayın.

Yurt dışı fırsatlarını, burslarını, AB projelerini takip edin.  Mezun olmadan önce böyle bir deneyimi yaşayın. Çünkü mezuniyet sonrası, böyle bir deneyim yaşama isteği size pahalıya mal olabilir.

CV nizi oluşturmak için mezun olmayı beklemeyin. Üniversitenin ilk yıllarında CV’nizi oluşturup, her yıl güncelleyin. Böylece gelişiminizi de takip etmiş olursunuz.

Sosyal medyayı hakettiği gibi kullanın. Doğru kullanıldığı zaman size çok şey kazandırır. Unutmayın.

Çalışmak istediğiniz alan ve bölümünüzle ilgili yeniliklere, gelişmelere kulak kabartın.

Mülakat deneyimi yaşayın. Varsın kötü geçsin, aldırış etmeyin. Böyle deneyimler, gerçek mülakatlarda sizi güçlü kılar.

CV’nize plajda, piknikte ya da podyumda çekilmiş vb. fotoğraflarınızı lütfen koymayın, fotoğrafsız olması emin olun daha hoş bir intiba bırakacaktır.Görüşmeler için davet edildiğinizde, başvurunuzu iletmiş olmanıza rağmen “hımmm bilmemki katılsam mı acaba, bir düşüneyim” gibi söylemleri yapmak isterseniz bile lütfen içinizden yapın. Katılamayacağınız bir durumda sizinle iletişime geçen kişiyi bilgilendirmeniz kibar bir davranış olur.

Üniversitedeki topluluklar, kulüpler;  öğrenciyken takım çalışmasının ne olduğunu , birlikte neler yapabileceğinizi görmenin anlamanın en güzel yerleridir.Aktif olun. Korkmayın. Hem yeni arkadaşlar edinip keyifli vakit geçirirsiniz hem de bir şeyler başarmanın mutluluğuna ortak olursunuz.

Katılmadığınız, doğru olmadığına inandığınız durumlarla karşı karşıya kaldığınızda fikrinizi söylemekten çekinmeyin. Fikrinize sahip çıkın ama birileri size doğru olmadığını ispatlarsa, karşınızdakine size yeni bir şeyler öğrettiği için teşekkür etmeyi de ihmal etmeyin.

Kötü hırslarınızla ne kendinizi ne de başkalarını yıpratın ama bu demek değildir ki rekabetçi olmayın. Rekabet sizi her daim tetikleyerek, iyi şeyler yapmaya zorladığında güzeldir. Geliştirir, düşünmeye zorlar, yeni yollar keşfettirir.

Her şeyden önemlisi kendinize inanın, yapabileceklerinize güvenin. Kendinizi ve potansiyelinizi hafife almayın. Keşfedin kendinizi. Çünkü kendinizi nerede görmek isterseniz orada olursunuz.
.
.
.

Bu liste uzar gider. Dilerseniz sizde sizce olan kısmından bahsedebilirsiniz.  Bende SİZCE’leri duymayı isterim:)




ZG








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder