28 Aralık 2012 Cuma

NEDEN CEVAP GELMİYOR?

İş başvurusunda bulunan birçok kişinin kafasında bu soru var. Firmalardan neden hiç cevap alamadım?

İşte olası nedenleri...

İş başvurunuza cevap gelmemesinin en önemli nedeni bazı firmaların adaylara cevap verme politikasının olmaması veya olsa da İK uzmanı toplu işe alım dönemlerinde yoğunluktan ötürü bunu yapmayı ihmal etmiş olması olabilir. Peki başvurunuz neden uygun bulunmayabilir? İşte bunun nedenleri...

-Pozisyona alım yapılmıştır.

-Pozisyona alım yapılması iptal edilmiştir.

-Pozisyona alım yapılması ertelenmiştir. (Bazen başvuru yaptıktan aylar sonra da sizi arayabilirler.)

-En önemlisi nitelikleriniz o iş için uygun değildir.

-O iş için fazla niteliklisinizdir. İşe alımcılar işe başlasanız bile şirkette kalıcı olmayacağınızı düşünebilir.

-Sizden bir fazla artısı olan birini seçmiş olabilirler.

-Özgeçmişinizin, söz konusu iş için uygun olduğunu düşünseniz bile, gerekli özellikleri orada belirtmemiş veya öne çıkaramamış olabilirsiniz. Bu nedenle, işe alımcıların filtreleme işlemi sırasında özgeçmişiniz elenmiş olabilir.

İlk 3 madde dışındakiler için şunları bir daha gözden geçirmenizde fayda var: 

Başvurduğunuz ilandaki kriterler özgeçmişinizde var mı? Özgeçmişinize bu yönden bakın, hatta güvendiğiniz birilerine gösterin. Özgeçmişinizin iyi olması değil, o işe uygun nitelikleri içermesi önemli. Her iş başvurusuna ayrı bir özgeçmiş hazırlayarak o işe özel niteliklerinizi öne çıkarmak sizi fark etmelerini sağlayabilir.


Kaynak: yenibiris.com

25 Aralık 2012 Salı

SİHİRLİ CÜMLESİ OLAN VAR MI?


Oldum olası yazarak ifade yöntemini sevmişimdir. Kendimi daha iyi anlatabildiğime inanırım yazdığım zaman. Hayatımın ifade edilmez zor taraflarını söylemektense yazmayı tercih etmişimdir. Bu da benim taktiğim:)

Yazmaya olan yoğun ilgim sayesinde blog yazmaya karar verdim. Yeni mezun olarak başladığım bu işte, iyi bildiğim bir şeyleri yazmalıyım dedim ve hedef kitlemi “yeni mezunlar ve mezun olacaklar” diye belirledim. Mezuniyet öncesi ve sonrası evrelerde yaşadıkları ve yaşayacakları ile ilgili bilgilendirmeyi amaç edindim ve tabiri caizse çorbaya tuz eklemek istedim.

Gün geldi, amacımı destekleyenler de oldu, gün geldi söylediklerimi boş laf diye nitelendirenler de. Hepsi benim için ayrı bir tecrübe. Gönül ister ki anlatmak istediklerim doğru anlaşılıp, uygulanabilsin ve bir fayda yaratsın ama bazen öyle olmadığı söylemlerini de gördüm ve şunu anladım.

Olay benim yazdıklarımda değil, olay sizler de.

Okuduklarınızdan kendinize çıkardığınız pay da. Kendinizi doğru tanıyabilmekte, eksikliklerinizi görebilmekte, neden istediğiniz sonuca ulaşamadığınızın ya da nasıl ulaşabildiğinizin cevabını doğru verebilmekte.

Gönlünüz yoksa gerçekleri görmeye, nasıl engel olabilirim kurduğunuz bahanelere, gönlünüz var ise kendinizi yükseklerde görmeye, ben sadece gideceğiniz yolda ne iyi gider onun fikrini sunabilirim sizlere.

Gönlü olup da blogumu içten takip eden arkadaşlarıma teşekkür ederim. Her şeyin gönlümüzce olacağına dair umudumuzu hiç kaybetmeyelim:)

Gönlü olmayıp da yazdıklarımı anlamsız bulan arkadaşlar için de eleştirilerini dikkate aldığımı ancak kendilerini de aynı şekilde eleştirmelerini tavsiye ediyorum. Siz her şeyin sizin dışınızda geliştiğine inanıyorsanız, baştan sağma CV’lerle olur olmaz her yere başvurunuzu iletip, mülakatlarda iki kelimeyi bir araya getirip kendinizi ifade edemiyorsanız ya da kendinizi tanımadığınız halde tanıdığınızı zannediyorsanız, sonrasında buradan da olumlu cevap yok diyerek yelkenleri indirip mücadeleyi bırakıyorsanız, üzgünüm sizin için sihirli bir cümlem yok ve hiç olmayacak...



ZG

24 Aralık 2012 Pazartesi

KARİYER YOLU BANKACILIKTAN GEÇENLERİN DİKKATİNE!


Her yıl binlerce yeni mezunu işe alan bankalar 2013 yılında da istihdam yaratmaya devam edecek.

Bankalar 2013 yılında da yeni şubeler açıp binlerce kişiyi işe almaya hazırlanıyorlar.

Türkiye'nin önde gelen bankaları, 2013 yılında 507 şube açıp, emekli olanlar ve işten ayrılanlar da hesaba katıldığında 12 bin civarında kişiyi işe alacak. Bu kişilerin çok büyük bir oranını yeni mezunlar oluşturuyor. Bankaların yetiştirmek üzere alacakları yeni mezunlarda aradıkları en önemli kriterler genel olarak, üniversite mezunu olmak, askerliğini tamamlamak, 27 yaş sınırını aşmamak, analitik olmak, insan ilişkilerinde iyi olmak.

Bankacılık her daim gençlerin tercih ettiği popüler mesleklerden oldu. Sunduğu kariyer, eğitim, terfi imkanları ve kurumsal yapısı bu mesleği cazip kılıyor. Üniversiteler de yapılan araştırmalar da bunu doğruluyor.

Diğer taraftan bankacılık, avantajlarına rağmen oldukça özveri gerektiren bir sektör.Yoğun rekaber, düzensiz çalışma saatleri, performans baskısı mesleğin zor tarafları. Buna rağmen sektöre rağbet oldukça yoğun.

İşte 2013'te hangi banka kaç şube açacak ve kaç kişiye istihdam sağlayacak sorunuzun yanıtı:

ZİRAAT BANKASI: 150 Şube, 3.265 Kişi

2012 yılı içerisinde 55 yeni şube açarak 467 kişiyi işe aldı. 2013'te 150 şube daha açmayı planlıyor.

Bu kapsamda oluşacak insan kaynağı ihtiyacını karşılamak amacıyla 17 ve 24 Kasım 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen işe alım sınavları ile,

2500 banko asistanı
500 servis görevlisi
200 uzman yardımcısı
30 iç kontrolör yardımcısı
35 müfettiş yardımcısı olmak üzere toplam 3.265 genç personeli yeni yılda istihdam edecek. 

GARANTİ BANKASI: 39 Şube, 3.200 Kişi

Bankanın bugün itibariyle 936 şubesi, 17.244 çalışanı buluyor. 2012'de 23 yeni şube açan banka, genel müdürlük ve şubeler dahil 2.250 kişiyi arasına kattı. 2013 yılında ise hedefleri 39 yeni şube açarak, şube sayısını 975'e çıkarmak ve 3.200 yeni istihdam yaratmak.


FİNANSBANK: 70 Şube, 1500 Kişi

Bankanın 543 şubesi ve 12.016 çalışanı bulunuyor. 2012 'de 3.000 civarında kişiye istihdam sağlandı.2013 yılı içinde 70 yeni şubenin faaliyete geçmesi ve yaklaşık 1.500 kişilik büyüme öngörülüyor.


DENİZBANK: 35 Şube, 1.370 Kişi

2012'de 15 şube açan banka, personel sayısını 581 kişi büyüttü. Geçen yıl yapılan işe alım sayısı ise 1.926 kişi oldu.Banka 2013'te 35 şube açmayı ve 1.370 kişiyi işe almayı planlıyor.


AKBANK: 50 Şube, 1.000 Kişi

967 şubesi bulunan bankada, çalışan sayısı 16 binin üzerinde. 2013 yılında 50 civarında yeni şube açılması ve 1.000 kişilik işe alım gerçekleştirilmesi planlanıyor.

YAPI KREDİ: 30-50 Şube

2012'nin ilk 10 ayında 26 yeni şube daha açarak toplam şube sayısını 923'e çıkaran banka, geçen 10 ay boyunca hem bu şubeler hem de genel müdürlük için 1.600'e yakın istihdam sağladı. 2013 yılında 30 ile 50 şube açmayı ve ihtiyaçlar paralelinde yeni istihdam sağlamayı planlıyor.

VAKIFBANK: 70 Şube, 700 Kişi

2012'de 63 şube açan banka, 1.800 kişiye yeni istihdam sağladı. 2013 yılında 700yeni personel alımı öngörülüyor.

ING BANK: 20 Şube, 250 Kişi

Toplam 320 şubesi, 5.450 çalışanı bulunan banka, 2013 yılında yaklaşık 20 şube açmayı ve 250 kişiyi işe almayı hedefliyor.

A BANK: 10 Şube, 239 Kişi

Bugün itibariyle 63 şube ve 1.220 personeli ile müşterilerine hizmet veriyor. 2013 yılında ise 10 şube açılışı ve 239 personel alımı planlanıyor.

ŞEKERBANK: 10 Şube, 100 Kişi

Toplam 272 şubesi ve 3.550 çalışanı ile hizmet veriyor. 2012'de 550 kişiyi işe aldılar. 2013'te 10 şube açıp, 100 kişiye istahdam sağlamayı planlıyorlar.

ANADOLUBANK: 9 Şube, 80-90 Kişi

Toplam 91 şubesi ve 2.012 çalışanı bulunuyor. 2012 yılında 3 şube açıldı ve 22 kişi işe alındı. 2013 yılında 9 şube açmayı ve yaklaşık 80-90 civarında işe alım yapmayı planlıyorlar.









POZİTİF OL, İŞİ KAP



Yapılan araştırmalar gösteriyor ki pozitif olanlar iş görüşmelerinde daha başarılı. Aslında işin içinde olan biri olarak bana sorarsanız cevabım kesinlikle bu araştırmayı destekler yönde olurdu. Pozitif olmak sadece iş görüşmelerinde değil hayatın her alanında başarılı sonuçlar getirir. Olumlu düşünmek, başarabileceğine inanmak, olumsuzluklardan ders çıkarmak haliyle olumlu olan şeylerin kapısını aralıyor olsa gerek.

Araştırmalar pozitif kişilerin iş görüşmelerinde daha başarılı olduğunu, hatta işlerindeki  ilk yıllarda daha rahat terif aldıklarını ortaya koyuyor. National Bureau of Economic Research tarafından ortaya koyulan bir araştırma optimist kişiliklerin iş görüşmelerinde başarıyı daha kolay yakaladığını belirtiyor. MBA öğrencileri arasında uygulanan araştırmaya göre , iş arama sürecinde pozitif tutum içinde olan adaylar, işe kabul edilmede öne çıkmayı başarıyor. Araştırmanın ikinci aşaması ise MBA öğrencilerinin işe girdikten sonraki ilk iki yılına odaklanıyor ve optimist katılımcıların, optimist olmayanlara oranla daha çok ve daha çabuk  terfi almış oldukları görülüyor. Araştırmanın bir diğer ilginç sonucuna göre de pozitif düşünen MBA öğrencileri ; iş arama dönemlerinde çok fazla hırslı olmuyor, hatta diğer adayların önüne geçecek hamlelerde bulunmuyor ve her pozisyona başvurmuyor, çünkü daha iyisini bulacağına dair kendisine inanıyor. Ayrıca ilk işinde alacağı maaşın da daha yüksek olacağını düşünüyor.  Uzmanlar optimist kişiliklerin sorun çözmede ve harekete geçmekte  çok daha başarılı olduğunu söylüyor.

Pozitif olmanın faydaları bir kez de bu araştırmayla desteklendiğine göre, hala pozitif olmakta neymiş, hiç bir işe yaramıyor diyenlerimiz var ise aramızda belki bir kez daha bu söylemlerini gözden geçirebilirler.

Umarım siz de pozitif olup, işi kapanlardan ya da mezuniyet sonrası böyle olacağına inananlardan olursunuz:)


Kaynak: kariyer.net, www.sloanreview.mit.edu

18 Aralık 2012 Salı

Denizbank Artık Linkedin'de



İşte bir Linkedin güzelliği daha. Hala bir linkedin hesabın yoksa ya da var ama “Ne olduğunu bilmiyorum, açtım öyle orada duruyor” diyenlerdenseniz silkelenin derim. Kariyer fırsatının nerede kapınızı çalacağı belli olmaz.

Deniz’de kariyer fırsatları Linkedin’de  Linkedin’de Deniz Bank’ı takip edin kariyer fırsatlarını yakalayın.

Siz de  kariyer imkanlarını, kısa eğitimleri ve insan kaynakları ile ilgili haberleri takip edebilir ve Denizciler ailesine katılma fırsatını yakayabilirsiniz. Kariyer rotanızı Deniz’de çevirin.

Denizbank Linkedin sayfasına buradan ulaşabilirsiniz: 

CAREER PLUS İLE KARİYERİNE YÖN VER



İşte sana bir kariyer fırsatı daha. Sende kariyerine artı eklemek istiyorsan bu fırsatı kaçırma.

Hayallerini gerçekleştirmek istiyor, geleceğin lider yöneticilerinden olmayı hayal ediyorsan career plus tam sana göre. Diğer kariyer fırsatlarından farkı tek bir şirket çatısı altında olmaması.

Peki Career Plus Nedir?

Türkiye’nin en kaliteli üniversitelerinden kariyer hedeflerini belirlemiş yönetici aday öğrencileriyle Bankacılık, Denetim ve FMCG sektörlerinde yer alan lider şirketlerin katılımıyla gerçekleşecek  benzersiz bir kariyer etkinliğidir.

Her sektör için özel olarak gerçekleşecek bu etkinlikte katılımcılar. Bankacılık, Denetim ve FMCG sektörleriyle ilgili olarak 2 gün boyunca eğitim programlarına katılarak, sektör liderlerinden sektör hakkında bilgi edinip, eğlence ve oyun faaliyetleri ile iş ve staj imkanı fırsatlarını yakalama şansına sahip olacaktır.

Katılımcı Firmalar:

Bankacılık: Finansbank, Türkiye İş Bankası, ING Bank, Türkiye Finans

Denetim:  Ernst&Young , KPMG, PwC, Deloitte

FMCG: P&G, Yıldız Holding, PMI, PepsiCo Türkiye, JTI, Efes Türkiye, Coca Cola

Kimler Nasıl Başvurabilir?

Şirketlerin hedef üniversiteleri olan 14 hedef üniversitenin sektöre uygun bölümlerinde okuyanlar (hedef üniversitelerin listesi başvuru formunda belirtilmiş. Hedef bölüm ise Mühendislik ve İktisadi İdari Bilimler Fakültesi)

·         3. ve  4. sınıf öğrencileri ya da yeni mezun adaylar,

·         Intermediate, upper intermediate veya advanced seviyede İngilizce bilgisine sahip olanlar,

·         Mezun olduktan sonra hangi alanda kariyer hedeflediğini bilen,

·         CV’sinde fark yaratacak aktivitelerde yer almış öğrenciler,

www.careerplus.org adresinden veya Career Plus’ın facebook sayfasından www.facebook.com/careerplus.org başvurularını yapabilirler.

Başvuru için son gün:  31 Ocak 2013




27 Kasım 2012 Salı

MEZUNLAR KAÇA AYRILIR?



Oleyyy yuppy mezun oldum sevinç  gösterileriyle başlayıp, off aman Allah’ım neden mezun oldum’lara dönüşen senaryonun kıymetli oyuncuları bu yazım sizin için...

Birçoğumuzda “mezuniyet sendromu”  olarak adlandırdığım bu durum aynı etkileri gösteriyor. Eğer mezun olmuş ve hangi yöne gideceğimize karar verememişsek, kurduğumuz cümlelerden tutun da günü doldurmak için yaptığımız davranış şekillerine kadar hepsi klonlanmışız gibi ortak.

Mezun olunca herşey bitti, artık istediğimiz noktadayız hissi bir tek sizi mi sarıyor zannediyorsunuz. Birşeyleri başarmış olmanın verdiği mutlulukla sarhoş olmak hepimize Allah vergisi. Kimileri bu sarhoşluğun etkisinden akıllıca sıyrılıp çıkarken kimisi bu durumu daha uzun vadede atlatabiliyor. Sanırım bu vade,  ne istediğini, hangi yöne gideceğini farkedebilme süresiyle doğru orantılı.

Gözlemlerime dayanarak  mezuniyet evresini 3’e ayırıyorum:

1-Herşeyin farkına mezuniyet sonrası varanlar:

 Mezun olmayı başarmış yeni mezun, artık ne yese ne içse haketmiştir. Mezun olmuştur, başarmıştır. Ailesine bu gururu yaşatmıştır ve doyasıya dinlenmek en büyük hakkıdır. Doğru hakkımız dinlenelim. Vücüt dinç, kafa dinç, yolumuza öyle bakalım. Yenilir, içilir, yatılır, mis gibi kilo alınırJ Nasıl olsa benim gibi mezun olmayı başarmış biri her şekilde iş bulur duygusu bu aşamada yoğun gözlenir. Biraz dinlenip yoluma öyle bakmayı planlıyorum, nasıl olsa bir iş bulurum, zaten onlar beni bulurlarJ cümlesi “Eee ne yapmayı planlıyorsun?” sorusuna verilen en klasik cevaptır.  Pembe gözlükler takılmış, keyif çatılmıştırJ Mezuniyet ile birlikte gelen, özgürlük duygusu yerini  ortalama 3 ay sonunda kapana kısılmış hissine bırakır. TV izle, yemek ye, facebookta takıl,  tweet at, gez dolaş modu sıkmaya başlar. Ve artık kolları sıvama vaktidir diye düşünülerek, bir bir gönderilir CV’ler, yapılır başvurular.Kapana kısılmışlık hissi had safhaya ulaştığında ise yeni mezun, üniversiteyi bitirmiş olmanın verdiği tavan yapmış özgüven ve şişmiş ego ile kendini kaf dağında görüp, bir ton orta ve üst düzey ilana başvurusunu iletir. Dolayısıyla geri dönüş alamaz. Baştan sağma mezuniyet sonrası hazırlanan basma kalıp  CV ile yol alınamayacağını henüz idrak edememiştir ve olayı üniversite mezunu işsizlere bağlar. Zaten herkes böyle diye kendini rahatlatmaya çalışır ama neden acaba sorusunu içtenlikle kendisine sormaz. Gel zaman git zaman yeter diye çığlık atma moduna gelir ve her türden ilana başvurusunu iletir.  Yeterki bir işi olsun ister. Nihayetinde bir iş bulur ve her şeyi tüm şekliyle görmeye başlar. Aslında hayal ettiği çalışma hayatı öyle değildir. Öylesine iletilen bir başvurudan elde edilen öylesine bir sonuçla işe başlayan yeni mezun, stresinden ve mutsuzluktan ölecektir ki kendisini anlamaya ne istediğini keşfetmeye başlar. Şanslı olanlar ya da şansını kendisi yaratanlar yaşanılanlardan sonra harekete geçip istediği güzel sonucu elde etmek için kolları sıvar ve çaba gösterir, hatta güzel sonuçlar alırken, karamsarlıktan kararanlarsa mutsuz bir iş hayatının içine git gide gömülürler...


2-Öğrenciyken durumun farkında olup, elinden gelen herşeyi yaptığına inanıp aslında eksik oldukları yanları görmekten kaçınanlar:

Bu arkadaşla ilgili lafı fazla uzatmak istemiyorum. Mezuniyet heyecanı, özgüven tavan modu vs. bu grupta da gözlemlenmiş olup, bunlara artı yoğun bir karamsarlık eklenir. “Herşeyi yaptım, onu da yaptım, bunu da yaptım olmadı. Mülakat güzel geçti ama olmadı. Zaten torpilin yoksa herşey boş” söylemleri sıklıkla dillendirilir. Bu arkadaş o kadar umutsuzluğa bürünmüştür ki o umutsuzluk ile ne yapacağını bilemediğinden eksikliklerini görüp, gidermek için harekete geçemez. Fark edemediği  o eksiklikler, o kadar göze çarpar ki gel zaman git zaman sürekli karşısına çıkar. Günden güne fark etmediği o eksiklikler onu iyice haksızlığa uğramış hissine büründürür. Oysaki karşılaştığı sonuç tamamiyle kendisinden kaynaklanmaktadır. Belki kendisini ifade edemiyordur, belki yanlış ifade ediyordur, belki de başvurduğu pozisyonlarla hiç uyuşmayan yetkinlikleri vardır, yanlış tercihler yapıyordur. Belki, belki, belki… diye örnekler çoğaltılabilir. Her türlü ilana başvurma, istemediği işi bile yapmayı göze alma hissi, aslında bu grupta da gözlenir ama ne istediğini bilmediğinden değil de umutsuzluğun yarattığı bıkkınlıktan ortaya çıkar. Ahh bir kendisine inanıp harekete geçebilse, potansiyelini anlayıp ben bunu yaparım diyebilse yol alacak ama o ilk adım cesareti gelmez bir türlü. Belki de birinin onu karşısına alıp, eksiklikleriyle ilgili eleştirip, yönlendirmesi, motive etmesi, yapabileceğine inanmasını sağlaması gerekir. Kişiden kişiye farklı etkiler yaratan bu davranış şekillerine nasıl reaksiyon vereceği biraz da ona kalmıştır. Bu arkadaş harekete geçmekten korkup, birilerinin onun için harekete geçmesini bekleyen ya da o ilk adımı atamayıp cesaretsizlikten kaybedenleri temsil eder. “Kendisini keşfedememiş potansiyel” bu arkadaşı iyi tanımlar diye düşünüyorum.

3-Mezuniyete öğrencilik yıllarında hazırlanıp, hazırım başlıyoruz diyenler:

Mezuniyet bu evredeki arkadaş içinde heyecan vericidir. Başarmış olmanın verdiği , özgüven tavan modu burada da hissedilir. Nasıl hissedilmesin ki bomba gibi hazırdır tüm sonuçlara. Farkındadır zor bir sürecin onu beklediğinin. Özgürlükle hemen rehavete kapılmak yerine iş arama sürecini, artılarına artı eklemekle geçirir. Başvurusunu iletmek istediği, çalışmayı günlerce hayal ettiği, öğrencilik yıllarında kendisini hep buralarda görmek istediği  şirketlerle ilgili motive edici bir araştırma maratonuna katılır. Bu şirketlerin beklentilerini iyice ölçüp biçtikten sonra, kendisi bu beklentileri ne derece karşılayabiliyor bunu sorgular. Eğer cevap evet ise, bu işin altından kalkabileceğine inanıyorsa, mutlu olabileceği iş tanımını karşılıyorsa o şirkete özgü bir CV hazırlayarak başvurusunu iletir. Öyle her önüne gelen ilana başvurmaz. “Eksik kalmasın buna da başvurumu ileteyim” modunda değildir. Çünkü ne istediğini bilmektedir. Kariyer hedefi bellidir. “Sen hangi  ülkede yaşıyorsun, bu ülkede işsizlik var, sevdiğini değil bulduğun işi yapacaksın” söylemlerine sonuna kadar direnen azınlığın içinde yer alarak, kalıplaşmış bu tezi çürütmek için daha bir gayretlidir. Kendisini geliştirmekten, eksik bulduğu yanlarını artıya çevirmekten vazgeçmez.  Sanmayın bu arkadaş da hemen iş bulur, güllük gülistanlık hayata konar. Elbette öyle olmaz ama eninde sonunda istediğini alır. Çünkü nereye gideceğini biliyordur ve mücadeleden hiç vazgeçmez. Böyle mücadeleci, azimli olmanın ve ne istediğini bilmenin verdiği özgüvenin kaynağı öğrencilik yıllarına dayanmaktadır. Araştırmacı olmaktan, kendisini keşfetmekten, çalışmak istediği alanlara yönelik hazırlık yapmaktan vazgeçmemiştir. Diplomaya ek olarak, yetkinliklerini geliştirmiş, eksikliklerinin farkına  öğrencilik  zamanında varmış ve ivedilikle tamamlamıştır. Kendisini kaf dağında görmeden, ben oldum demeden soluksuz ilerlemeye devam eder.

Belirttiğim gibi bunlar benim gözlemlerim. Katılmak ya da katılmamak sizin tercihiniz. Hangi tanımlamanın içinde yer alacağınız size kalmış. Umarım mezuniyete öğrencilik yıllarında hazırlanıp, mezuniyet sonrası hazırım, başlayalım, diyenlerden olursunuz.


ZG




25 Kasım 2012 Pazar

BENCE



Öğrencilik dönemlerinizi boş geçirmeyin, mezun olduğunuzda, üniversiteye başladığınız yerde bulmayın kendinizi. Muhakkak “vay be ilk geldiğim zaman bunu şöyle düşünüyordum, şöyle yapıyordum, oysaki bu böyle de olabilirmiş, bu yoldan da gidilebilirmiş” gibi cümlelerinizin olduğu bir durumda bulun kendinizi ki geliştiğinizi görerek motive olabilesiniz.

Üniversite yıllarınızda , eğlenin,  gezin, yeni şehirler, kültürler keşfedin, hobilerinize  zaman ayırın. Çünkü iş yaşantınızda bunları düzenli yapabilecek kadar bol zamanınız olmayabilir.

Gelecekte nerede olmak istediğinize dair hayaller kurmaktan kaç yaşında olursanız olun, nereye giderseniz gidin vazgeçmeyin. Kendinizi o hayalin içinde bulun.

Konferanslar, seminerler, konuşmacılar,girişimciler, size bir anlam ifade eder ya da etmez ama unutmayın her dinlediğinizden bir şeyler kalır size. Gün gelir, bu burada gerekliymiş, bunu demek istemiş dersiniz kendi kendinize. Bu tür etkinlikler size farklı bir bakış açısı kazandırır. Değerlendirin.

Farklı bir dil öğrenin. Yabancı dil kursuna ayıracak bütçeniz yoksa bile harçlığınızın bir bölümüyle kendi kendinize yol alabileceğiniz bir yabancı dil çalışma kitabı alın. Bir kelime bir kelimedir unutmayın.

Yurt dışı fırsatlarını, burslarını, AB projelerini takip edin.  Mezun olmadan önce böyle bir deneyimi yaşayın. Çünkü mezuniyet sonrası, böyle bir deneyim yaşama isteği size pahalıya mal olabilir.

CV nizi oluşturmak için mezun olmayı beklemeyin. Üniversitenin ilk yıllarında CV’nizi oluşturup, her yıl güncelleyin. Böylece gelişiminizi de takip etmiş olursunuz.

Sosyal medyayı hakettiği gibi kullanın. Doğru kullanıldığı zaman size çok şey kazandırır. Unutmayın.

Çalışmak istediğiniz alan ve bölümünüzle ilgili yeniliklere, gelişmelere kulak kabartın.

Mülakat deneyimi yaşayın. Varsın kötü geçsin, aldırış etmeyin. Böyle deneyimler, gerçek mülakatlarda sizi güçlü kılar.

CV’nize plajda, piknikte ya da podyumda çekilmiş vb. fotoğraflarınızı lütfen koymayın, fotoğrafsız olması emin olun daha hoş bir intiba bırakacaktır.Görüşmeler için davet edildiğinizde, başvurunuzu iletmiş olmanıza rağmen “hımmm bilmemki katılsam mı acaba, bir düşüneyim” gibi söylemleri yapmak isterseniz bile lütfen içinizden yapın. Katılamayacağınız bir durumda sizinle iletişime geçen kişiyi bilgilendirmeniz kibar bir davranış olur.

Üniversitedeki topluluklar, kulüpler;  öğrenciyken takım çalışmasının ne olduğunu , birlikte neler yapabileceğinizi görmenin anlamanın en güzel yerleridir.Aktif olun. Korkmayın. Hem yeni arkadaşlar edinip keyifli vakit geçirirsiniz hem de bir şeyler başarmanın mutluluğuna ortak olursunuz.

Katılmadığınız, doğru olmadığına inandığınız durumlarla karşı karşıya kaldığınızda fikrinizi söylemekten çekinmeyin. Fikrinize sahip çıkın ama birileri size doğru olmadığını ispatlarsa, karşınızdakine size yeni bir şeyler öğrettiği için teşekkür etmeyi de ihmal etmeyin.

Kötü hırslarınızla ne kendinizi ne de başkalarını yıpratın ama bu demek değildir ki rekabetçi olmayın. Rekabet sizi her daim tetikleyerek, iyi şeyler yapmaya zorladığında güzeldir. Geliştirir, düşünmeye zorlar, yeni yollar keşfettirir.

Her şeyden önemlisi kendinize inanın, yapabileceklerinize güvenin. Kendinizi ve potansiyelinizi hafife almayın. Keşfedin kendinizi. Çünkü kendinizi nerede görmek isterseniz orada olursunuz.
.
.
.

Bu liste uzar gider. Dilerseniz sizde sizce olan kısmından bahsedebilirsiniz.  Bende SİZCE’leri duymayı isterim:)




ZG








18 Kasım 2012 Pazar

İŞ TECRÜBESİ OLANLAR BİR ADIM ÖNE LÜTFEN!!!

Bu yazım henüz mezun olmamış, elindeki fırsatı kaybetmemiş öğrenci arkadaşlarım için!

İsterseniz bana neden papağan gibi aynı şeyleri tekrar ediyorsun deyin, isterseniz bu cümleyi duymaktan bıkmış olun ama üzgünüm tekrar söylemem gerek:) 

" Marifet iyi bir okuldan mezun olup diploma almakta değil, marifet o diplomayı alana kadar geçen süreyi doğru bir şekilde değerlendirip, bu iş hayatı nedir ki arkadaş, yenilir mi içilir mi? sorusuna fransız kalmamakta."

Elime yeni mezun ya da öğrenci arkadaşlarımın CV'si geçtiği zaman, -engel olamadığım bir şekilde- acaba hiç iş deneyimi olmuş mu diyerek, merakla deneyim bölümüne bakmadan geçemiyorum. Öğrencilik döneminde neler yapmış acaba sorusunun cevabını bulmaya yönelik göz atıyorum başvurusuna. Durun durun şimdi çığlıklarınızı duyar gibiyim.

 "Biz daha öğrenciyiz, zaten hayatımız çalışmakla geçecek, en azından öğrenciyken çalışmayalım"

"Okul, dersler, sınavlar, kolay mı sandınız aynı zamanda bir iş bulup çalışmayı."

"Zaten herkes deneyimli arıyor, o yüzden işsizlik var"

"Siz mezun olduğunuzda çok mu biliyordunuz herşeyi, biz de çalışarak deneyim kazanırız."

Bu ve bunun gibi bir çok söylemi duyar gibiyim. Ama size hooop dur bakalım, bu kadar isyan yeter demeden geçemeyeceğim. İçinde bulunduğunuz duruma uyum sağlamak, beklentileri farkedip, beklentilere uygun davranabilmek, yeniliklerin gerisinde kalmamak, mücadeleci olup takım çalışmalarına önem vermek sizin üniversite yaşamınızdaki asli görevlerinizden olmalı. Gerçek başarı diplomayı almak değil, gerçek başarı yukarıda bahsettiklerimle birlikte diplomayı almaktan geçiyor.

Çünkü artık şirketler, öğrencilik döneminde bünyesinde çalışmış, staj yapmış ya da bulundukları sektöre ilişkin projelerde rol almış yeni mezunları tercih ediyorlar. Çünkü böylesi hem bir adayın işe alınırken yarattığı maliyeti düşürüyor hem de aday oryantasyon sürecini, önceden kurum kültürüne ilişkin bilgi sahibi olduğu için daha kolay atlatıyor.

Bırakalım şirketler açısını ve kendi açımızdan bakalım. Öğrencilik dönemimizde iş bulma sürecine dahil olmak, profesyonel olmayan halimizle mülakat deneyimi yaşamak, cv hazırlamak, işe kabul edilmek ya da red edilmek vb. durumları yaşamak inanın mezuniyet sonrası bu durumlarla karşılaştığımızda bizi diğer adaylara göre daha güçlü kılacaktır. 

Üniversite hayatım boyunca bir yaz tatilini çalışmadan geçirmemiş, okul döneminde part time çalışmayı ihmal etmemiş biri olarak açık ve net söyleyebileceğim bir şey var ki o da mezuniyetimin ertesi haftası hemen iş bulabilmem mucize değil, benim 4 yıllık çabamın karşılığıdır. 

Arkadaşlar siz siz olun, üniversite döneminizde kendi paranızı kazanmanın hazzına erişmeden, gelecekte çalışmak istediğiniz sektöre dair bir projede yer almadan, yetkinliklerinizi geliştirecek sosyal projeleri nimet gibi görmeden, CV'nize en azından 2 staj deneyimi yazabilecek durumda olmadan MEZUN ETSELER DAHİ OLMAYIN, olsanızda kendinizi mezun olmuş gibi görmeyin çünkü mücadeleniz yeni başlıyor demektir...


ZG






13 Kasım 2012 Salı

İK YÖNETİCİLERİNDEN CV TAKTİKLERİ


Bazılarınız tarafından CV hazırlamanın çok üstünde durulması gerekli olmayan bir konu olarak algılandığını biliyorum. Bizzat şahit oldum bu durumlara. İşte bu haberi onların bu tezini çürütmek için yayınlıyorum. Kötü bir CV’nin iyi bir eğitimi ve deneyimi heba ettiği örnekleriyle karşılaştığımız ve bunun bilincinde olarak yaratıcılığın sınırlarını zorlayan , yüzlerce özgeçmiş arasından sıyrılmak için farklı taktikler uygulayan gençler, bakın bakalım İK yöneticileri sizlerden neler bekliyormuş...

Genç Capital’in Türkiyenin önde gelen şirketlerinin İK Yöneticilerine  sorarak hazırladığı bu haberi nimet olarak kabul edip öpüp başınıza koymalısınız:) Hazırlayanın emeğine sağlık diyerek devam edelim.

TURKCELL İK Departmanı bugüne kadar bulmaca, fotoroman, resimli powerpoint sunum, CD’ye kaydedilmiş görüntülü tanıtım gibi pek çok farklı formatta CV ile karşılaşmış. Ancak yoğun işe alımların yapıldığı bir ortamda daha çok kişinin bilgilerine en kısa ve etkili şekilde nasıl ulaştıklarına önem verdiklerini belirtiyorlar. Turkcell Çalışan İlişkileri Bölümü Birim Yöneticisi Meltem Kalender , kişinin kendisini net ve açık bir şekilde anlattığı kısa ve öz bilgiler içeren klasik bir CV formatının oldukça etkili olduğunu söylüyor.  Gençlerin genellikle “Ne kadar çok yazarsam o kadar etkili olur” düşüncesiyle CV hazırladıklarını belirten Kalender, önyazı nın gerektiği gibi değil gerekmediği gibi kullanıldığına dikkat çekerek,  CV’de belirtilemeyen noktalar için ön yazı yazılabilir, aksi halde ön yazı yazmak şart değildir diyerek önyazı konusunu açıklama gereği duymuş. Bir diğer değindiği nokta ise CV’de beliritilen referanslar. Piyasada adı duyulmuş birini referans olarak göstermenizdense, eğitim ya da iş hayatında birlikte çalıştığınız kişileri referans olarak göstermeniz daha kabul görür bir davranış olarak tercih ediliyor. CV’lerdeki kurumsal olmayan fotoğraflar ise başka bir dikkat edilmesi gereken konu olarak vurgulanıyor. Plajda çekilmiş bir fotoğrafınızı koymaktansa hiç fotoğraf koymamanız daha iyi. İyi bir CV fotoğraflı olmak zorundadır kaidesi olmadığına dikkat çekiyor ve kurumsal bir fotoğrafınız yoksa fotoğraf koymasanız da olur diyerek konuya açıklık getiriyor. İşin özü : Bilgi Kirliliğine Dikkat!

ÜLKER İnsan Kaynakları, Hukuk, Satın Alma ve Tedarik Zinciri Başkanı  Melih Özyuvar ise okul döneminde çalışan adayların dikkatlerini çektiğini söylüyor.  Özgeçmişinin başına çalışma arzularından, çalışmaya ne kadar istekli olduklarından bahseden adayların, iş tecrübeleri bölümüne gelindiğinde daha önce hiç çalışmamış olduklarını görmek tezat bir durum ortaya çıkarıyor derken gençlere soyut şeylerden ziyade somut şeylerden  bahsetmelerini tavsiye ediyor. Örneğin sahip olunan yetkinlikler yerine, içinde yer alınan projelerden , projelerdeki görev ve sorumluluklarından bahsetmek  daha faydalı olacaktır diye ekliyor.

VESTEL İK Departmanı  CV’lerin formatından çok içeriğine ve iş başvurusunda bulunan kişilerin kendini en kısa şekilde nasıl ifade ettiğine önem veriyor. Hedeflerin ve yeteneklerin en iyi şekilde ifade edildiği bir özgeçmişin etkili olduğunu belirtiyorlar. Yeni mezun bir adayın , akademik bilgilerini ön plana çıkararak hazırlayacağı bir CV’nin daha avantajlı olduğunu düşünüyorlar.

BOYDAK HOLDİNG İK Koordinatörü Halil Bayhan departmanlarına çok sık ve farklı CV gelmediğini söylüyor. Şimdiye kadar aldıkları CV’ler içerisinde kendisinin dikkatini çeken bir CV’yi ise şöyle anlatıyor: Diğer CV’lere göre bu CV’yi farklı kılan ve dikkatimi çeken nokta Lisans yapmış olduğu üniversitedeki bölüm başkanından ve staj yaptığı şirketteki bölüm yöneticisinden almış olduğu referans mektuplarıydı. Güzel bir el yazısı ile kaleme alınarak CV’sinin üzerine eklemiş olduğu ve içeriğinde yapmış olduğu projeler, deneyimleri, şirketten beklentilerini nazikçe anlatan bir önyazı mevcuttu. Mesleki donanımlarını geliştirmek için gitmiş olduğu kurs ve seminerlere ait sertifikalar yer alıyordu. Ve kümülatif ortalaması 3.67 olan bir sertifika bulunuyordu.Gençlerin kısa süreli iş deneyimleri veya staj deneyimlerini sanki profesyonel bir yönetici gibi görev yapmış olarak anlatmalarını eleştiren  Bayhan, CV hazırlanırken çok abartılı ve iddialı ifadelerden kaçınılması gerektiğini vurguluyor.

FİNANSBANK İK Genel Müdür  Yardımcısı Hakan Alp kullanılan dil ve ifadelerin açık olmasının,gerekli ve yeterli bilgiyi içermesinin özgeçmişleri dikkat çekici kıldığını söylüyor. Gençlerin gönderdikleri CV’lerde İK yöneticilerini etkilemek için ilginç ve az kişi tarafından yapılan hobilerini özellikle belirttiklerini, daha önce denenmemiş farklı formatlarda özgeçmiş yaratmaya çalıştıklarını ifade eden Alp, iş başvurusu yapan gençlere şu önerilerde bulnuyor: Hazırlayacakları CV kısa ve öz olmalıdır. Elbette iş hayatındaki tecrübe ve elde edilen başarılara göre CV uzayacaktır. Ancak kendini ilk sayfada açıkça ifade edebilmek önemli. Yeni mezun bir genç CV’sinde elde ettiği akademik başarıları mutlaka aktarmalı. Tabii bunu yaparken ne gibi farklılıklar yarattığını da ifade etmeli. Ayrıca staj tecrübelerinden , okulda ve okul dışında yer aldığı organizasyonlardan da bahsetmeli. Aynı konu tecrübeliler için de geçerli. Onlarında yaptıkları işlerde yaptıkları farklılıkları, varsa iş hayatındaki ödül ve başarıları belirtmeleri onları diğer adaylardan ayıracaktır. Adayın geçmiş deneyimi, hedefleri ve tercihlerini anlaşılır şekilde ortaya koyması, eleman arayan tarafın pozisyon ile adayı eşleştirmesini ve görüşmeye etkin hazırlık yapmasını sağlayacaktır.

Bugüne kadar gelen CV’ler içinde üniversiteden yeni mezun olmuş bir adayınkinden çok etkilendiğini söyleyen TEKNOSA İK Genel Müdür Yardımcısı Asena Yalınız bunun en önemli nedeninin hazırlanan ön yazı olduğunu belirtiyor. İşe başvuru yapan kişi bu ön yazıda kısaca kendini ve hedeflerini anlattıktan sonra, bu hedeflere ulaşmak için hazırladığı yol haritasını sade ama net bir şekilde ifade etmeyi başarmış. Üniversiteden yeni mezun ve en fazla 1 yıllık iş tecrübesi olan gençlerin İK birimini etkilemek için genellikle yapmış oldukları staj deneyimlerini ön plana çıkarmalarını öneren Yalınız şöyle devam ediyor: “Özgeçmişlerini özenerek ve gerekli detaylara yer vererek ancak çok fazla da ayrıntı içinde boğulmadan hazırlamalarını önerebilirim. Ön yazının özgeçmişlerine eklenmesi de yine fark yaratan bir unsur. Önyazı hazırlarken başvurdukları firmaya özgü bir metin hazırlamalılar. Firmanın isteklerine ve olası beklentilerine uygun bir yazıyla özgeçmişlerinde ilgi uyandırabilirler. Eğer yeni mezun bir kişiyse özellikle staj deneyimlerinden, okul projelerinden  bahsetmesi de fark yaratacak bir durumdur. Ayrıca sosyal hayatından bahsetmesi, kişiliğini yansıtması için etkili olacaktır.

Haberden de anlaşıldığı üzere her şirketin beklentisi farklı yönde olmak üzere hepsinin tek bir ortak noktası var ki o da sade, net bir şekilde istediğini ifade eden bir özgeçmiş. Sizlere tavsiyem, kafanızda başvurmayı planladığınız, çalışmayı hayal ettiğiniz bir şirket var ise başvurunuzu iletmeden önce arama motoruna isimlerini  yazıp “Nasıl dikkatlerini çekebilirim, beklentileri neymiş ?” sorusunun cevabını bulmak olsun.  Kimisi için önyazı gerekli bir ayrıntıyken kimisi için ise çok da gerekli değil olabilmekte. Bu gibi farklılıkları ancak yapabileceğiniz mini araştırma ile keşfedebilirsiniz.


Kaynak: Capital

3 Kasım 2012 Cumartesi

3 AYLIĞINA CEO OLMAK İSTER MİSİN?


Fırsat ayağınıza gelmiş diyorum başka da bir şey demiyorum:) GMC (Global Management Challenge) 2012 başlıyor.Bu da ne demek?, sen bize neden bahsediyorsunuz diyenler için başlıyorum ayrıntıları anlatmaya...
İskoçya'da, Strathclyde Üniversitesi'ndeki 4 araştırmacı profesör tarafından hazırlanan dünyanın en gelişmiş yönetim simulasyon programı olan GMC, bugün tüm dünyada popüler olmuş bir yönetim yarışmasıdır. Birçok ülkede düzenlenen bu yarışma, düzenlenen uluslararası finalde birlikte Brezilya’dan Polonya, İspanya ve Çin’e kadar farklı bölgelerdeki ülkeleri bir araya getirmektedir.

GMC, bazı ülkelerde farklı isimlerle de anılıyor. Örneğin Gestion, Euromanager, Global or Worldwide Management. Ancak temel özellikler hiçbir zaman değişmiyor; yarışmacılar diğer takımların da aynı pazarda ve aynı ürünleri sattığı bilgisiyle, pazarlama, satış, üretim ve AR-GE konularında kararlar veriyorlar ve her takımın aldığı kararlar gerçek hayatta olduğu gibi piyasadaki hareketi etkiliyor.
Sıkça sorulan sorulardan yola çıkarak aklınızdaki soruları cevaplandırmak istiyorum:


1.Yarışmaya katılmak ücretli midir? 
Yarışmaya katılım üniversite ve master (yarı ve tam zamanlı çalışmayan) öğrencileri için ücretsizdir. Ülkemizin saygın kuruluşları öğrenci takımlarına sponsor olmaktadır. Öğrenci olarak katılabilmek için tam ya da yarı zamanlı çalışmamanız gerekmektedir.

2. Global Management Challenge nedir?
Kısaca, yönetim ve strateji yarışması olarak tanımladığımız GMC bu kısa tanımının çok ötesinde, adrenalin yüklü bir yönetim simülasyonudur.   Pazarlama, finans, insan kaynakları, üretim planlama konularında kararlar alarak uluslararası bir firmayı yönettiğiniz GMC’de, tıpkı gerçek hayattaki gibi; depodaki stoklarınızdan, euro-dolar paritesine; personel eğitimlerinden, acente komisyon oranlarına; sevkiyatların sigortalanmasından, aldığınız kredilerin faizlerine; reklam giderlerinden, ar-ge harcamalarına tam 66 konuda karar almanız gerekiyor .

3. GMC’ye kimler katılabilir?

Şirket yöneticileri ve üniversite & master öğrencileri GMC’de yarışabilirler.


4. Takımlar kimlerden oluşur?

Takımlar üniversite öğrencileri, şirket yöneticileri ya da karma (öğrenciler ve şirket yöneticileri birlikte) olarak oluşturulabilir.


6. Takımlar kaç kişiden oluşur?

Şirket takımları ve karma takımlar 3-5 kişiden, öğrenci takımları 3 ya da 4 kişiden oluşur. Bireysel katılıma açık değildir.

7. GMC nasıl çalışır?

Simülasyon internet üzerinden çalışır. Her yarışma turu grupların oluşturulması ile başlar. 3, 4 veya 5 kişiden oluşmuş takımlar, herbir grupta en fazla 8 takım olacak şekilde, gruplara ayrılır. Her grup kendi başına ayrı rekabetçi bir piyasa oluşturur ve takımlar bu piyasada birbirlerine karşı yarışırlar. Bu aşamada,
  • Herbir takıma şirketleriyle ilgili bilgi verilir. (şirketin tarihçesi)
  • Takımlar kurumsal stratejilerini belirler.
  • Bu stratejiyi şirketin farklı bölümlerine (pazarlama, üretim, insan kaynakları ve finans) ilişkin verdikleri kararlarla uygulamaya koymaya hazırlanırlar.
  • Yönetim kararlarını internet üzerinden simulasyonda çalıştırırlar. (karar formu) 
Bu noktada simülasyon takımların kararlarını analiz eder ve karşılaştırır ve her bir takım için finansal ve operasyonel sonuçları gösteren yönetim (ilerleme) raporunu oluşturur.

8. Yarışmacılara hangi dokumanlar verilecek?

Takım lideri (organizasyon şirketi ile takım adına ilişkileri kuracak olan kişi),
  • e-posta yoluyla : Takımının grup numarası ve şirket numarasını,
  • Takımının kullanıcı adı ve şifresini (organizasyon şirketinin web sitesi üzerinden karar formlarını göndermek ve ilerleme raporlarına ulaşmak için kullanılacaktır)
  • Sponsor ismini (bu bilgi sadece öğrencilerden oluşan takımlar için geçerlidir)
  • İnternet üzerinden: GMC El kitabı
  • Şirket tarihçesi (5 tane excel dosyası olarak)
9. Tüm takımlar aynı şirketi mi yönetecekler?

Her bir takımın yönettiği şirket diğerleriyle aynıdır. Diğer bir deyişle, bir gruptaki tüm şirketler benzer durumda yarışmaya başlarlar. Ancak yarışmanın başlamasıyla birlikte, her bir grup diğer gruplardan ayrılır. Alınan her karar takımını ancak kendi grubu/piyasasında etkilenecek ve etkileyecektir. Bu nedenle yarışmacılar kendilerini diğer gruplarla değil, kendi grubundaki diğer şirketlerle karşılaştırmalıdır.

10. Tüm takımlar aynı platformda mı yarışacaklar?

Yarışmaya katılan tüm takımlar (şirket, karma ve öğrenci) aynı platformda yarışırlar.


11. Takımlar kararlarını hangi yolla sunarlar?

Her bir takım internet üzerinden karar formlarını doldurup gönderir. Bu işlem için organizasyon şirketinin kendilerine gönderdiği kullanıcı adı ve şifresini kullanırlar. Aynı şekilde yine her bir takım şirketlerinin ilerleme raporlarına, şirketlerinin geçmiş bilgilerine, yarışma takvimine ve takımlarının farklı karar dönemlerindeki sınıflandırma ve derecelendirme bilgilerine ulaşırlar.

12. GMC Türkiye hangi dilde yapılacaktır?

GMC her ülkede, ülkenin kendi dilinde yapılmaktadır. Türkiye'de Türkçe yapılacaktır. Yarışma öncesi el kitabı (manual) ve yarışma esnasında bütün bilgiler katılımcılara Türkçe olarak verilecektir.

13. Kararları gönderemezsek ne olur?

1 tur içinde 2 karar göndermeyen takım diskalifiye edilir. Ulusal ve uluslararası finallerde 5 kararın tamamı gönderilmelidir.

14. GMC 2012 uluslararası finali nerede ve ne zaman yapılacak?

2012 uluslararası finali Nisan 2013’de Bükreş'te gerçekleştirilecektir.

15. GMC'ye hangi bölümden üniversite öğrencileri katılabilir?

GMC'ye katılım için bölüm kısıtlaması yoktur.

16. Öğrenci takımlarına kimler dahil olabilir? Yeni mezunlar katılabilir mi?

Öğrenci takımlarına önlisans, lisans ve yükseklisans öğrencileri katılabilir. Yeni mezunlar şirket takımları olarak katılabilirler. Öğrenci olarak katılabilmek için tam ya da yarı zamanlı çalışmamanız gerekmektedir.

17. Uluslararası finallere katılan Türkiye 1.si takımın yurtdışı masraflarını (ulaşım ve konaklama) kim karşılayacaktır?

Yurtdışı masrafları Türkiye organizatörü Realta Ltd. Şti. tarafından karşılanacaktır.

Değeri paha biçilemez olan bu tecrübenin, sizlere kazandıracağı yetkinlikleri, özgüveni... anlatacak kelimeleri bulamıyorum. Umarım bu haber sizde de bende yarattığı etkiyi yaratmıştır. Hepinizin şansı bol, farkındalığı açık olsunJ

Son Kayıt Tarihi:
Sponsorlar ve şirket takımları: 9 Aralık 2012
Öğrenci Takımları:  30 Kasım 2012
Ayrıntılı bilgi için : www.gmcturkiye.com

29 Ekim 2012 Pazartesi

CUMHURİYET=HÜRRİYET




"29 Ekim" diye yazılır "yoksulluk, umut,inanç,kurtuluş,azim,iman,devrim,diriliş,mucize ve Cumhuriyet" diye okunur.

Lafı hiç uzatmaya gerek yok:

 Hepimizin boynunun borcudur Cumhuriyet'i ilelebet  muhafaza ve müdafaa etmek. Cumhuriyet'in özünü sindirememiş, manasını kavrayamamış gericilere, cahillere karşı tek umut var ki o da biz gençlerin farkındalığını yitirmeden, nereden gelip nereye gittiğini bilerek hareket etmesidir. . İçimizdeki Cumhuriyet aşkının bizden sonraki nesillere iletilmesinde köprü görevimizin bilincinde, Atatürk'ün gençlere emanet ettiği ilkelerin ışığında ilerleyebilmek umuduyla CUMHURİYET BAYRAMIMIZ kutlu olsun...

23 Ekim 2012 Salı

HEYY Y KUŞAĞI!! VODAFONE SENİ ÇAĞIRIYOR



Vodafone Türkiye’nin  genç yeteneklerin fırsat bulduğu bir şirket olarak anılmaya başlandığından haberiniz var mı? Eğer yoksa bu haber tam olarak sizin için hazırlanmıştır. Artık kurumsal olan tüm şirketlerin deneyimli personelin yanısıra deneyimsiz ama enerjisiyle, girişimciliğiyle, şirkete yeni bir hava katan gençlerin dinamizmine ihtiyacının olduğu, sürdürülebilir büyümenin tam merkezinde genç yeteneklerin yer aldığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. İşte bu gerçekliği benimsemiş, kabullenmiş kurumsal şirketler, hedef ve stratejilerini bu ilke doğrultusunda oluşturarak gençlere yönelik projelerine hız kazandırdılar. Vodafone’ da 2009 yılından beri gençlere yönelik projeleriyle  iş fırsatları yaratan şirketlerden biri.

Vodafone’da çalışanların yarısını gençler oluşturuyor. Şirket freezone ile sinemadan konsere birçok avantaj sunarken Discover ve Colombus programlarıyla üniversitelerdeki genç yetenekleri keşfediyor. İşe alımdan yetenek geliştirme programlarına kadar her alanda önceliğin gençlere verildiği bir şirket olduklarını söyleyen Vodafone Türkiye Yetenek Geliştirme Direktörü Bülent Bayram, bu söylemini şirketin Türkiye ayağında çalışanların yarısının 1980 sonrası doğumlu, 1984 sonrası doğanlar ise yüzde yirmibeşini oluşturuyor diyerek destekliyor. Peki gençler bizim canımız, kapılarımızı açarız dercesine hareket eden Vodafone Türkiye ne gibi fırsatlar sunuyor?

İşte sıra onlarda...

Genç yetenekler üniversite üçüncü sınıfta okurken keşfedilip şirket bünyesine katılıyor. İlk yıl üç ay staj yapıp, son sınıfa geçtiklerinde ise yarı zamanlı çalışmaya başlıyorlar.  Genç Danışma Kurulundaki genç yetenekler ise üniversitede tam zamanlı çalışıp şirket için strateji geliştiriyorlar. Vodafone’un yeni çıkan ürünlerini deneyip fikirlerini yazıyor,  özellikle gençleri hedefleyen kampanyalarda proje üretiyorlar.  Öğrencilik döneminde böylesine aktif bir sürecin içinde yer alan gençler ise yetkinliklerini geliştiriyor, mezun olduklarında özgüvenleriyle, proje üretmiş ve yönetmiş olmanın verdiği artılarla yollarına durmadan, duraksamadan devam ediyorlar. Bence diploma kadar kıymetli başka birşey daha var ki o da öğrencilik döneminde edinilen iş tecrübeleri ve projelerde yer alarak takım olma duygusunu yaşamak.

Sunulan fırsatlar iyi hoş da peki bu fırsatları kimlere sunuyorlar, neler bekliyorlar gelin bir de onlara bakalım: İşe alınacak gençlerin en çok yaratıcı ve öğrenmeye açık olmalarına dikkat ediyorlar. Bununla birlikte hırslı, rekabetçi ve müşteri odaklı olmaları da önemli kriterler. Ancak en önemli konu başlığı şirket kültürüne uyum. Bu yetkinlikler tam olarak beni yansıtıyor diyorsanız Vodafone Türkiye kariyer sitesini ziyaret etmeyi ihmal etmeyin!