24 Nisan 2012 Salı

MÜLAKATTA TUZAK SORULARA DİKKAT

Mezuniyet sonrası en korkulu aşamalardan biri mülakat olduğu için sık sık bu konuya değinmeye özen gösteriyorum. İşte sizlere fikir verebileceğine inandığım bir paylaşım daha. Sanal mülakatınızda kendinize soracak klasik sorularınız bittiyse alın size üzerinde bolca düşünmeniz gerek tuzak sorular. Sorular bizden, cevaplarınızı bulmak sizden. Şimdiden kolay gelsin:)




"Fazla kalifiye olmak"

Soru: Bu görev için fazla kalifiye değil misiniz sizce?

Özellikle iş bulmanın zor olduğu şu günlerde, böyle bir riskle karşılaşma riskiniz yüksek. Eğer işe acil ihtiyacınız olduğu için bir göreve talip oluyorsanız, kendinizi ve mülakatı yürüten şirket görevlisini aldatmaya kalkmayın; görevim tam size göre olduğu, böyle bir görevin hayaliyle yaşadığınız filan gibi gerekçeler bulmayın.

Bu görev için fazla kalifiye olduğunuzu kabul edin; işi aldıktan sonra, kalifikasyonunuza  uygun daha iyi bir işe geçmek için  çalışmaya kararlı olun. Muhatabınızı da, "Şimdilik bir görevi kabul edebilirim ama şirkette ileriye dönül ne imkanlar var, bana biraz bilgi verebilir misiniz?" diye yanınıza çekmeye çalışın. İşe alım görevlisi -oyunu dürüst oynaması kaydıyla-düşük maaşla çalışacak fazla kalifiye bir elemana hayır demeyecektir.

İnternetteki İmajınız

Soru: Sosyal paylaşım sitelerindeki fotoğraflarınız hakkında ne düşünmem gerek?

İşe alımcılar artık internette adayların adını arıyor, haklarında çıkmış yazıları okuyor, sosyal paylaşım sitelerinde gezinip "imajınız hakkında" bilgi topluyorlar. Eğer internet imajınızı böyle bir olasılığı gözönünde bulundurarak kolladıysanız mesele yok. Ama özel zevkleriniz ve özel hayattaki (farklı) kişiliğiniz ( hele hele uçukluğunuz, kaçıklığınız) internete yansıyorsa dikkat. Bunu mülakat sırasında bir avantaja çevirmeye çalışın. "Profesyonellik başka özel hayat başka. ben iş ortamında kişiliğimin sadece profesyonel yüzünü gösteririm ama çokfarklı, çok renkli yanlarım da vardır" diyebilirsiniz. İnternet imajınız, şirketin imajına zarar vermedikçe, bir işe alımcı için bunun bir sakıncası yoktur. Eğer şirketin e-imajına ters düşen bir manzara ortaya çıkarsa, yapacak pek bir şey yoktur. Kaderinize razı olun ve ileriki mülakatları düşünerek, internette temizliğe gidin.

Uyum Kabiliyetinizi Ölçün

Soru: Bu görev için ne kadar sürede  tam anlamıyla hazır olabilirsiniz?

Bu sorunun arkasında yatan, sizin uyum kabiliyetinizdir aslında. Tabii ki kısa sürede hazır olmak, önemli bir artı ama bu ( yeni bir görevlinin görevle cuk oturduğu) çok az rastlanır bir durumdur. Kendinize güvenmediğinizi göstermek için "hemen, yarın..." gibi bir cevap verirseniz, bu sizin görevin gerçek zorluklarını kavramadığınızı gösterir. Aksine bu soru, bu görev için artınızı eksinizi tartmanız ve eksikliklerinizi gidermeniz için bir fırsat olmalı.Uyum zorlukları teknik olabilir (yeni bir yazılımı öğrenmek mesela), organizasyonla ilgili (şirket içi prosesleri öğrenmek), yahut insan unsuru ile ilgili (bir ekibe entegre olmak) olabilir. İşe alımcının sizden beklediği doğru ve serinkanlı bir bilanço.

En İyi Hatıranız

Soru: En çok övündüğünüz çalışmanız, başarınız nedir?

Bu soru olumlu yönlerinizden bahsetmeniz için size verilmiş bir fırsat. Cevabınızı iyi seçin. Bunun illa başvurduğunuz görevle ilgili ya da mesleki olması gerekmez. Özel hayatınızla, daha da iyisi bir sosyal sorumluluk projesiyle ilgili olabilir. Çok eskilere gitmeyin (İlkokuldaki bir sunumunuzu ya da askerlikteki bir marifetinizi anlatmayın). Burada sunum çok önemli. Fazla uzatmadan, başarınızı ne abartıp ne de fazla alçakgönüllülük yapmadan, tutarlı, dinlemesi keyifli bir sunum olmalı. Ana fikri (başarınızın can alıcı unsurunu) bir ki farklı açıdan tekrarlarsanız, mülakatçının aklında kalma olasılığı artar.

Biraz da Mizah

Soru: Beni güldürebilir misiniz?

Öyle sorular vardır ki aslı amaç adayın beklemediği bir zamanda tepkisini ölçmektir. Bakalım bocalayacak mı? Yanlış bir hareket yapacak mı? Abuk sabuk bir soru da olabilir.( Bunun konuyla ne alakası var? diye sinirlenir, mülakatı kesmeye kalkarsanız tuzağa düşmüş olursunuz.) Beni güldürebilir misiniz? yahut bana bir fıkra anlatabilir misiniz? gibi sorular bunların en masumları. Unutmayın ki önemli olan karşınızdakini gerçekten güldürmeniz değil, böyle aykırı bir soruya serinkanlı verdiğiniz tepki. Tabi anlatacak uygun bir anektodunuz, fıkranız da varsa ne ala ama sonunda muhatabanız gülmezse bozulmayın. Siz (onun yerine gülmeye kalkmadan yahut espiriyi açıklamaya çalışmadan) yüzünüzde hafif bir gülümseme, susup bekleyin.

Birlikten Kuvvet Doğar

Soru:Ekip çalışmasıyla aranız iyi midir?

Ekip çalışması 21'inci yüzyıl çalışanının olmazsa olmazı. Bu sorunun tek cevabı var: Evet!. Önemli olan arkasını getirmek. Mülakat sırasında her zaman olduğu gibi, bir iddiada bulunduğunuz zaman, bunu ispat edecek bir örnek vermeli, bir tecrübe aktarmalısınız. Açık ve net bir örnek verin. Şöyle bir projeyi yürüttük, şöyle bir ekibimiz vardı, ben şöyle bir görev aldım, şöyle bir tecrübeydi benim için,  sonuç şöyle oldu, şöyle zorluklarla karşılaştım,şöyle aştım. Yaşadığınız bu tecrübeyi, gidiş gelişlerle, dolambaçlı ve karmaşık bir şekilde değil, açık, akıcı bir hikaye gibi anlatın. Unutmayın: Mülakatın başarılı olması için, her şeyden evvel, işe alımcının sizi  hatırlması gerekir!

Prestijli Bir Okul Değilse

Soru: Mezun olduğunuz okul, tanınmış bir okul değil. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

Bitirdiğiniz okulun adını sanını bilen yok mu? Yapacak bir şey yok. İşe alımcıyı tersleyeceğinize (bu intihar olur) "Evet haklısınız pek biline bir okul değil. Ben size biraz bilgi vermeye çalışayım. Şu şu alanlarda iyi eğitim verdiğini düşünüyorum..." şeklinde olumlu bir havaya bürünebilirsiniz.

Zamanın Kıymetini Bilmek

Soru: Dakik bir insan mısınız?

Bu da "tabii ki" diye kestirip atabilmeniz gereken bir soru ama mülakat randevunuza geç geldiyseniz  bu şansınızı kaybettiniz demektir.( Bu durumda, gecikmenin tek sebebinin sizin organizasyon özürünüz olmadığını göstermek için, gecikmenize iyi bir mazeret bulmanız da gerekir, unutmayın!) Eğer randevuya tam zamanında geldiyseniz, bu soruya "tabii" diye cevap verin ve başvurduğunuz görevde dakikliğin bilincinde olduğunuzu da vurgulayın. Bu sözlerinizin altını doldurmak için de, zamanınızı nasıl düzenlediğinizi kısaca anlatabilirsiniz. Eğer mülakatçı randevuya geç kaldıysa, bunu vurgulamanız pek akıllıca olmaz, unutmayın!

Karşınızdakinin Güler Yüzüne Kanmayın

Soru: CV'iniz gerçekten ilginç. Bize neler katabilecğinizi anlatır mısınız bana?

Karşınızda güler yüzlü, keyifli, şakalar yapan bir mülakatçı var. "Tamam bu işi kaptım" diye geçiriyorsunuz aklınızdan. Bu doğruda olabilir ama (gergin görünmeden) tedbiri ve profesyonelliği sonuna kadar elden bırakmayın. Mülakat, profesyonel bir görüşmedir, kahve sohbeti değil. Adayları rahatlatmak, kendilerini koyuverip ( rol yapmaktan vazgeçip) kendileri gibi olmalarını sağlamak için, zaaflarını ortaya çıkarmak mülakatçıların sık kullandığı bir taktiktir. Böyle neşeli ve rahat bir mülakatın, özünde, antipatik ve sizi sıkıştırmaya çalışan bir işe alımcıyla yapılan mülakattan farkı yoktur.

Otokritik Tehlikeli Bir İştir

Soru: Siz benim yerimde olsaydınız, bu mülakatın sonunda kendinizi işe alır mıydınız?

Dedik ya, mülakat bitene, binadan ayrılana kadar kontrolü elden bırakmayın. Dikkatinizi dağıtmayın. Tam mülakat bitti, rahatladım derken gelebilecek böyle bir soru sizi zor durumda bırakabilir. Unutmayın bu soru, mülakatın kötü gittiği anlamına gelmez. Uzmanlar görüşme sırasında konuştuklarınızın çok kısa bir özetini yapın ama kendinizi kaptırıp, mülakatçıya malzeme vermeyin diyorlar. İyi bir taktik, mülakat sırasında (karşınızdakinin da farkettiğini bildiğiniz) bir kusurunuzun ( mesela utangaçlığınızın yahut asabiliğinizin) altını çizmek, görüşme sırasında bunu aşmayı zor da olsa başardığınızı söylemek olabilir. Son olarak, konuşmaya nokta koymak için, artılarınızı kısaca özetleyin ve bu sebeple, söz konusu göreve uygun olduğunuzu düşündüğünüzü söyleyin.

kaynak: yenibiriş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder