30 Nisan 2012 Pazartesi

MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI SINAVI!


DenizBank sizleri Teftiş Kurulu'nda görevlendirmek üzere sınava katılmaya davet ediyor.

Gerekli Yetenekler & Deneyim

* 4 yıllık eğitim veren üniversitelerin Hukuk, Siyasal Bilgiler, İşletme, İktisat, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği,İşletme Mühendisliği, İstatistik, Yönetim Bilişim Sistemleri, Enformatik ve Matematik bölümlerinden 01 Temmuz 2012 tarihi itibariyle mezun olabilecek durumda olmak.

* Çok iyi derecede İngilizce bilmek, Ayrıca Almanca ve Rusça bilmek tercih sebebi olacaktır.

*Sadece İngilizce sınavı için bankanın düzenleyeceği dil sınavında başarılı olmak.

*Aşağıda belirtilen yabancı dil seviye tespit sınavlarından, 24 Nisan 2012 tarihinden geriye doğru son 2 yıl içerisinde asgari olarak belirtilen sonuçları elde etmiş olan ve bunu belgeleyen adaylar İngilizce sınavından muaf tutulacaktır.

TOEFL (IBT) : 75
IELTS : 6,5
TOEIC : 800
KPDS : 80

* Erkek adaylarda askerlik görevini fiilen yerine getirmiş veya en az 1 yıl tecilli olmak.

* 1985 yılı ve sonrası doğumlu olmak.

* Herhangi bir kuruma karşı mecburi hizmet yükümlülüğü altında bulunmamak.

* Sağlık durumu bakımından, yurdun her bölgesinde görev yapmaya engel durumu olmamak.

* Bankamızın daha önceki Müfettiş Yardımcılığı sınavlarının ya da Bankamız işe alım süreçlerinin herhangi birinde mülakat aşamasında elenmemiş olmak.


Başvuruların değerlendirilmesi sonucu uygun görülen adaylar sınava davet edilecektir. Sınav konusu yabancı dil, genel yetenek, Türkçe kompozisyon ve kişilik envanterinden oluşmaktadır. Sınav 20 Mayıs 2012 Pazar günü İstanbul' da yapılacak olup, başvurusu kabul edilen adaylarla e-mail vasıtasıyla iletişim kurulacaktır.

Ayrıntılar için LINKED IN  ve KARİYER.NET sayfalarını ziyaret edebilirsiniz.


27 Nisan 2012 Cuma

BU GENÇLİKTE İŞ VAR!

Bu gençlikte iş var 2012 başlıyor!

TÜSİAD'ın 40. yıl faaliyetleri kapsamında "genç işsizliği" konusuna dikkat çekmek amacıyla geçen sene hayata geçirdiği "Bu Gençlikte İş Var" projesinin bu seneki süreci başladı. İyi bir iş fikrin ve ekip arkadaşların varsa daha ne bekliyorsun?

İşte başvuru koşulları:

*Tüm üniversitelerin lisans ve lisansüstü öğrencileri yarışmaya katılabilirler.

*Yarışmaya katılacak grupların üye sayısı minimum 2, maksimum 5 olacaktır.

*Bir kişi yalnızca bir grupta yer alabilir.

*Her grup en fazla üç fikirle yarışmaya katılabilir.

*Gruplar maksimum 30 karakterden oluşan bir grup ismi belirler.

*Daha önce başka bir yarışmaya katılmış ya da yayınlanmış bir fikirle katılım gösterilebilir; ancak bu fikir hayata geçirilmemiş olmalıdır.

*Yarışma dili ilk etapta İngilizce ya da Türkçe opsiyonludur. Ön elemeyi geçen takımlar projelerini Türkçe sunacaklardır.

*Yukarıdaki şartlara haiz gruplar web sitesinde yer alan başvuru ikonundan, gruplarının kaydını en geç  1 Mayıs tarihine kadar yapacaklardır. Erken başvuru yapılması staj başvurusunun yapılabilmesi için önemlidir.

*Grup kaydı yapıldıktan sonra İş fikri en geç 10 Mayıs tarihine kadar başvuru menüsü içerisinde yer alan İş fikri yükleme alt menüsünden  grubun adı yazılarak maksimum 2500 karakter ile sisteme yüklenmelidir.

*İş fikrini yükleyen grup maksimum 750 karakter ile "Sürdürülebilirlik ve İstihdam" konusunda fikirlerini sisteme yüklemekle yükümlüdür.

Finale kalan 15 iyi iş fikri TÜSİAD rehberleri ile yarışmaya devam edecek. Bunun sana neler vaadedebileceğini sen düşün. Nasıl bir tecrübe kazanacağını sen hayal et. Hayata geçirilme ihtimali olan fikrinin özgüvenini nasıl okşayacağına sen karar ver.

İyi bir iş fikrim var ama nasıl hayata geçireceğim bilmiyorum diyenlerden isen işte sana fırsat!

Ayrıntılar için http://www.bugenclikteisvar.com


kaynak: businews



25 Nisan 2012 Çarşamba

ÖMÜR'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

Bugün internette dolaşırken hoş bir kişisel blogla karşılaştım. Yaratıcısı Ömür Öztaş. Merakla geçmiş yazılarını kurcalarken; hoşuma giden sizlerin de ilgisini çekebileceğini düşündüğüm bir yazıya rastladım. Başlıktan da anlaşılacağı üzere Ömür'ün Gençliğe Hitabesi sizlere sesleniyor:)

Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen kendi CV'ini hazırlarken adam gibi tüm bilgileri herkesin anlayacağı şekilde yazmaktır. İşe alınabilmenin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İş başvurularında dahi, senin bu hazineni mahvetmek isteyen, dahili ve harici rakiplerin olacaktır. Bir gün kendi ayaklarının üzerinde kalmak istiyorsan, bir işe girebilmek için, içinde bulunacağın ortamın imkanlarını iyi değerlendireceksin! Bu imkanlar her zaman "Armut piş, ağzıma düş" şeklinde etrafında olmayabilir. Sosyal Medya, rakiplerinden daha doğru kullandığın takdirde, rakiplerine fark atıp, bugüne kadar girebileceğin en güzel işe girmene yardımcı olabilir. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün işleri zaptedilmiş, bütün şirket pozisyonlarına girilmiş ve şirketlerin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu durumdan daha elim ve daha vahim olmak üzere, şirketlerin içinde, yönetime sahip olanlar senin ne kadar faydalı olabileceğini göremeyebilirler. Hatta bu yönetimdekiler şahsi menfaatlerini, şirket çıkarlarından önde tutabilirler. Çalışanlar bu duruma ses çıkartmadıkları için harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!İşte bu durum ve şartlar içinde dahi vazifen; kendini bu kişilere ispatlamaktır! Muhtaç olduğun kudret, adam gibi hazırlayacağın CV için ayıracağın vakit ve beyninde mevcuttur!


kaynak: omuroztas.com

24 Nisan 2012 Salı

MÜLAKATTA TUZAK SORULARA DİKKAT

Mezuniyet sonrası en korkulu aşamalardan biri mülakat olduğu için sık sık bu konuya değinmeye özen gösteriyorum. İşte sizlere fikir verebileceğine inandığım bir paylaşım daha. Sanal mülakatınızda kendinize soracak klasik sorularınız bittiyse alın size üzerinde bolca düşünmeniz gerek tuzak sorular. Sorular bizden, cevaplarınızı bulmak sizden. Şimdiden kolay gelsin:)




"Fazla kalifiye olmak"

Soru: Bu görev için fazla kalifiye değil misiniz sizce?

Özellikle iş bulmanın zor olduğu şu günlerde, böyle bir riskle karşılaşma riskiniz yüksek. Eğer işe acil ihtiyacınız olduğu için bir göreve talip oluyorsanız, kendinizi ve mülakatı yürüten şirket görevlisini aldatmaya kalkmayın; görevim tam size göre olduğu, böyle bir görevin hayaliyle yaşadığınız filan gibi gerekçeler bulmayın.

Bu görev için fazla kalifiye olduğunuzu kabul edin; işi aldıktan sonra, kalifikasyonunuza  uygun daha iyi bir işe geçmek için  çalışmaya kararlı olun. Muhatabınızı da, "Şimdilik bir görevi kabul edebilirim ama şirkette ileriye dönül ne imkanlar var, bana biraz bilgi verebilir misiniz?" diye yanınıza çekmeye çalışın. İşe alım görevlisi -oyunu dürüst oynaması kaydıyla-düşük maaşla çalışacak fazla kalifiye bir elemana hayır demeyecektir.

İnternetteki İmajınız

Soru: Sosyal paylaşım sitelerindeki fotoğraflarınız hakkında ne düşünmem gerek?

İşe alımcılar artık internette adayların adını arıyor, haklarında çıkmış yazıları okuyor, sosyal paylaşım sitelerinde gezinip "imajınız hakkında" bilgi topluyorlar. Eğer internet imajınızı böyle bir olasılığı gözönünde bulundurarak kolladıysanız mesele yok. Ama özel zevkleriniz ve özel hayattaki (farklı) kişiliğiniz ( hele hele uçukluğunuz, kaçıklığınız) internete yansıyorsa dikkat. Bunu mülakat sırasında bir avantaja çevirmeye çalışın. "Profesyonellik başka özel hayat başka. ben iş ortamında kişiliğimin sadece profesyonel yüzünü gösteririm ama çokfarklı, çok renkli yanlarım da vardır" diyebilirsiniz. İnternet imajınız, şirketin imajına zarar vermedikçe, bir işe alımcı için bunun bir sakıncası yoktur. Eğer şirketin e-imajına ters düşen bir manzara ortaya çıkarsa, yapacak pek bir şey yoktur. Kaderinize razı olun ve ileriki mülakatları düşünerek, internette temizliğe gidin.

Uyum Kabiliyetinizi Ölçün

Soru: Bu görev için ne kadar sürede  tam anlamıyla hazır olabilirsiniz?

Bu sorunun arkasında yatan, sizin uyum kabiliyetinizdir aslında. Tabii ki kısa sürede hazır olmak, önemli bir artı ama bu ( yeni bir görevlinin görevle cuk oturduğu) çok az rastlanır bir durumdur. Kendinize güvenmediğinizi göstermek için "hemen, yarın..." gibi bir cevap verirseniz, bu sizin görevin gerçek zorluklarını kavramadığınızı gösterir. Aksine bu soru, bu görev için artınızı eksinizi tartmanız ve eksikliklerinizi gidermeniz için bir fırsat olmalı.Uyum zorlukları teknik olabilir (yeni bir yazılımı öğrenmek mesela), organizasyonla ilgili (şirket içi prosesleri öğrenmek), yahut insan unsuru ile ilgili (bir ekibe entegre olmak) olabilir. İşe alımcının sizden beklediği doğru ve serinkanlı bir bilanço.

En İyi Hatıranız

Soru: En çok övündüğünüz çalışmanız, başarınız nedir?

Bu soru olumlu yönlerinizden bahsetmeniz için size verilmiş bir fırsat. Cevabınızı iyi seçin. Bunun illa başvurduğunuz görevle ilgili ya da mesleki olması gerekmez. Özel hayatınızla, daha da iyisi bir sosyal sorumluluk projesiyle ilgili olabilir. Çok eskilere gitmeyin (İlkokuldaki bir sunumunuzu ya da askerlikteki bir marifetinizi anlatmayın). Burada sunum çok önemli. Fazla uzatmadan, başarınızı ne abartıp ne de fazla alçakgönüllülük yapmadan, tutarlı, dinlemesi keyifli bir sunum olmalı. Ana fikri (başarınızın can alıcı unsurunu) bir ki farklı açıdan tekrarlarsanız, mülakatçının aklında kalma olasılığı artar.

Biraz da Mizah

Soru: Beni güldürebilir misiniz?

Öyle sorular vardır ki aslı amaç adayın beklemediği bir zamanda tepkisini ölçmektir. Bakalım bocalayacak mı? Yanlış bir hareket yapacak mı? Abuk sabuk bir soru da olabilir.( Bunun konuyla ne alakası var? diye sinirlenir, mülakatı kesmeye kalkarsanız tuzağa düşmüş olursunuz.) Beni güldürebilir misiniz? yahut bana bir fıkra anlatabilir misiniz? gibi sorular bunların en masumları. Unutmayın ki önemli olan karşınızdakini gerçekten güldürmeniz değil, böyle aykırı bir soruya serinkanlı verdiğiniz tepki. Tabi anlatacak uygun bir anektodunuz, fıkranız da varsa ne ala ama sonunda muhatabanız gülmezse bozulmayın. Siz (onun yerine gülmeye kalkmadan yahut espiriyi açıklamaya çalışmadan) yüzünüzde hafif bir gülümseme, susup bekleyin.

Birlikten Kuvvet Doğar

Soru:Ekip çalışmasıyla aranız iyi midir?

Ekip çalışması 21'inci yüzyıl çalışanının olmazsa olmazı. Bu sorunun tek cevabı var: Evet!. Önemli olan arkasını getirmek. Mülakat sırasında her zaman olduğu gibi, bir iddiada bulunduğunuz zaman, bunu ispat edecek bir örnek vermeli, bir tecrübe aktarmalısınız. Açık ve net bir örnek verin. Şöyle bir projeyi yürüttük, şöyle bir ekibimiz vardı, ben şöyle bir görev aldım, şöyle bir tecrübeydi benim için,  sonuç şöyle oldu, şöyle zorluklarla karşılaştım,şöyle aştım. Yaşadığınız bu tecrübeyi, gidiş gelişlerle, dolambaçlı ve karmaşık bir şekilde değil, açık, akıcı bir hikaye gibi anlatın. Unutmayın: Mülakatın başarılı olması için, her şeyden evvel, işe alımcının sizi  hatırlması gerekir!

Prestijli Bir Okul Değilse

Soru: Mezun olduğunuz okul, tanınmış bir okul değil. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

Bitirdiğiniz okulun adını sanını bilen yok mu? Yapacak bir şey yok. İşe alımcıyı tersleyeceğinize (bu intihar olur) "Evet haklısınız pek biline bir okul değil. Ben size biraz bilgi vermeye çalışayım. Şu şu alanlarda iyi eğitim verdiğini düşünüyorum..." şeklinde olumlu bir havaya bürünebilirsiniz.

Zamanın Kıymetini Bilmek

Soru: Dakik bir insan mısınız?

Bu da "tabii ki" diye kestirip atabilmeniz gereken bir soru ama mülakat randevunuza geç geldiyseniz  bu şansınızı kaybettiniz demektir.( Bu durumda, gecikmenin tek sebebinin sizin organizasyon özürünüz olmadığını göstermek için, gecikmenize iyi bir mazeret bulmanız da gerekir, unutmayın!) Eğer randevuya tam zamanında geldiyseniz, bu soruya "tabii" diye cevap verin ve başvurduğunuz görevde dakikliğin bilincinde olduğunuzu da vurgulayın. Bu sözlerinizin altını doldurmak için de, zamanınızı nasıl düzenlediğinizi kısaca anlatabilirsiniz. Eğer mülakatçı randevuya geç kaldıysa, bunu vurgulamanız pek akıllıca olmaz, unutmayın!

Karşınızdakinin Güler Yüzüne Kanmayın

Soru: CV'iniz gerçekten ilginç. Bize neler katabilecğinizi anlatır mısınız bana?

Karşınızda güler yüzlü, keyifli, şakalar yapan bir mülakatçı var. "Tamam bu işi kaptım" diye geçiriyorsunuz aklınızdan. Bu doğruda olabilir ama (gergin görünmeden) tedbiri ve profesyonelliği sonuna kadar elden bırakmayın. Mülakat, profesyonel bir görüşmedir, kahve sohbeti değil. Adayları rahatlatmak, kendilerini koyuverip ( rol yapmaktan vazgeçip) kendileri gibi olmalarını sağlamak için, zaaflarını ortaya çıkarmak mülakatçıların sık kullandığı bir taktiktir. Böyle neşeli ve rahat bir mülakatın, özünde, antipatik ve sizi sıkıştırmaya çalışan bir işe alımcıyla yapılan mülakattan farkı yoktur.

Otokritik Tehlikeli Bir İştir

Soru: Siz benim yerimde olsaydınız, bu mülakatın sonunda kendinizi işe alır mıydınız?

Dedik ya, mülakat bitene, binadan ayrılana kadar kontrolü elden bırakmayın. Dikkatinizi dağıtmayın. Tam mülakat bitti, rahatladım derken gelebilecek böyle bir soru sizi zor durumda bırakabilir. Unutmayın bu soru, mülakatın kötü gittiği anlamına gelmez. Uzmanlar görüşme sırasında konuştuklarınızın çok kısa bir özetini yapın ama kendinizi kaptırıp, mülakatçıya malzeme vermeyin diyorlar. İyi bir taktik, mülakat sırasında (karşınızdakinin da farkettiğini bildiğiniz) bir kusurunuzun ( mesela utangaçlığınızın yahut asabiliğinizin) altını çizmek, görüşme sırasında bunu aşmayı zor da olsa başardığınızı söylemek olabilir. Son olarak, konuşmaya nokta koymak için, artılarınızı kısaca özetleyin ve bu sebeple, söz konusu göreve uygun olduğunuzu düşündüğünüzü söyleyin.

kaynak: yenibiriş

21 Nisan 2012 Cumartesi

KENDİNİZE GÜVENMENİN YOLLARI

Eğer özgüveninizi yitirdiğinizi düşünüyor ve nedenini sorguluyorsanız ya da kendinize güveninizi nasıl pekiştireceğinizi merak ediyorsanız bu tavsiyeleri dikkate alın.

1- Önce bütün olumsuz tecrübeleri unutun. Geçmişteki bütün kötü deneyimleri yok edin. Beyninizden silin gitsin!

2- Kendinizle iletişiminiz çok önemli. "Sen bunu yeneceksin" gibi cümleler kurmayın. Yani kendinize iç sesinizle "sen" diyorsanız bu sorundur. İlk olarak kendinizle iletişime geçip "Ben bunu yaparım" şeklinde cümlelerle işe başlayın.

3- Erteleme olayına bir son verin. Bir şeyi sonlandırmayıp, yarım bırakma, başarılı olamama korkusuna dayanabilir. Şu an yapacağınız ne varsa hemen şimdi yapın. Onları tamamlamak güven duygunuzu rehabilite edecektir.

4- Kesin olarak istediğiniz şeyin ne olduğunu düşünün. Tam olarak neyi, ne kadar, nerede ve nasıl elde etmek istiyorsunuz? Bunu dakikalarca düşünüp o çok istediğiniz şeye odaklanın. Adrenalinizin arttığını, istediğiniz şeye kavuşmayı düşünmenin sizi pozitif bir ruh haline soktuğunu göreceksiniz.

5- Sürekli başarısızlıklarınızı dile getirmekten sıkılmadınız mı? Bir de başarılı olduğunuz konulardan bahsetmeyi deneyiniz. Anlatırken bunu nasıl başardığınızı bir kez daha hatırlayacaksınız. Belki de bu yöntem başka ulaşmak istediğiniz idealleriniz için de işe yarar.

6- Çevreyi iyi gözlemlediniz mi? Başarılı ve mutlu insanlar genellikle "çözüm" e odaklıdır. Çıkmaza girdiğinizde o sorunu çözebilmiş bir örnek bulun kendinize. O nasıl çözdü irdeleyin ve bu yönteme odaklayın kendinizi.

7- Enerjinizi çoğaltın. Çünkü enerji bize sadece fiziksel güç olarak gerekli değildir. Duyu organlarımız da enerji ile çalışır.

8- Telkin çok önemli. Her ne istiyorsanız onu olmuş gibi hayal edin. Alt bilinciniz sadece şimdiki zamanınızı bilir. O yüzden gelecek zamanlı cümleler kurmayın. Örneğin zayıflayacağım derseniz asla zayıflayamazsınız. Belirsiz bir gelecek yerine şu anda yapıyorum deyin. Bu mesajı yolladığınızda alt bilinciniz sizi o amaç için nazı tutumlara davet edecektir.

9- Evet ve hayırlara dikkat. Hiç kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. Bazı insanlara hayır demeyi öğrenin. Sizi rahatsız eden, olumsuz ruh halinizi çoğaltan insanlarla ilişkinizi gözden geçirin. Sizi üzen bir insanla yola devam etmek sizden sürekli götürecektir.

10-Geleceği belirsiz bırakmayın. Planlayın. O gerçekleştiğinde neler hissedersiniz, sürekli bunu düşünün.

11-Geleceği planlamak kendinize güveni, kendinize güvenmek de size bazı formülleri getirecektir.

12-Olumlu anlam içeren kelimelere dikkat edin. Olumsuz olarak beyninize yerleştirdiğiniz cümleler size baskı yapar. Orada beslenir ve daha güçlü olarak geri dönebilir. O nedenle olumsuz herhangi bir kelimeyi her ne olursa olsun beyninize yerleştirmemeye özen gösterin.

13-Hayatınızı yönlendirin. Ne eksikse yaşamınızda ona kanalize olun.

Bence bunlara ek olarak bir de kendinizi sevin ve değerinizi bilin. Kendinizi severseniz, onu yapabileceklerini yapmaya ikna etmek daha kolay olur.


kaynak: haber7.com-Ayla Önder

20 Nisan 2012 Cuma

DİKKAT ÇEKECEK BİR ÖZGEÇMİŞİ NASIL HAZIRLARSINIZ?

1979'tan beri Amerika'nın en rekabetçi pazarlarından Silikon Vadisi'nde beyin avcılığı yapan Corcodilos'un "çalışan CV"siyle henüz görüşmeye gitmeden olası patronunuza onun için yapabileceklerinizi göstermeniz mümkün. Peki "çalışan CV" nedir ve nasıl hazırlanır? Yaratıcısının ağzından aktaralım.





ÜCRETSİZ ÜRÜN ÖRNEĞİ VERMEK GİBİ

Klasik bir pazarlama kuralı vardır: "Müşterinin sizin ürünlerinizden almasını beklemeden önce ürününüzden ücretsiz bir örneği siz ona verin." Böylelikle olası müşterileri yakalamış olursunuz. Corcodilos'a göre aynı şeyi özgeçmişinizde de yapabilirsiniz. Yani olası işvereninize onun için yapabileceklerinizle ilgili bedava bir örnek vermek. Bu işverenin dikkatini çekecektir.

ŞİRKETİ VE SEKTÖRÜ ARAŞTIRIN

Peki, işverene sunduklarınızla ilgili bir örneği özgeçmişinize nasıl koyacaksınız? Öncelikle yaptığınız işi ve becerilerinizi sektörünüzdeki şirketler için değerli yapanın ne olduğunu anlamalısınız. Sadece yeteneklerinizi düşünmeyin. Yeteneklerinizi, işverenleri başarılı ve karlı hale getirmek için nasıl kullandığınızı veya kullanacağınızı düşünün. Fakat bunu özgeçmişinize yazmayın. Çünkü bunların bir önceki patronunuza yaramış olması, olası patronunuza da faydalı olacağı anlamına gelmiyor. Bu bilgiyi olası işvereninize "Sizin için yapabileceklerim bunlardır" demek için paketlemeniz gerekecek.

Bu bilgiyi aktarmadan önce işverenin ihtiyaçlarının neler olduğunu anlamanız gerekiyor. Bu da şirketinin karşı karşıya olduğu problem ve zorlukları bilmeniz gerektiği anlamına geliyor. Dolayısıyla bir miktar araştırma yapmanız gerekiyor. Corcodilos "bunu yapın" diyor ve ekliyor "çünkü değer yaratmanın kestirme bir yolu yok"

NEYE İHTİYAÇ VARSA ONU SUNUN

Aynı sektördeki şirketlerin birçoğu aynı genel sorunlarla karşı karşıya kalır. Sektörel dergileri karıştırarak bu sorunların neler olduğunu öğrenebilirsiniz. Şirketin müşterileri ve rakipleri ile konuşun. Öğrenecekleriniz karşısında hayrete düşeceksiniz. Bu bilgiyi olası işvereninizin karşı karşıya olduğu sorunları çözmek ve donanımlarınızı nasıl kullanacağınızı tespit etmek için kullanın.

DEĞER ÖNERİN

Özgeçmişinizde "önerilen fayda" ( value offered) başlıklı bir alan açın. Corcodilos bu bölüm için en uygun yerin özgeçmişinizin üst tarafında isminizin olduğu bölümün altı olduğunu söylüyor. İki cümlede, mümkünse üç dört satırı geçmeyecek şekilde, önerdiğiniz değeri belirtin. Net olun. Başvurduğunuz her şirket için bu bölümü değiştirmeniz gerekecek ama emin olun ki buna değer.

MÜCEVHER DEĞERİNDE BİLGİLER

Özgeçmişinize yaratacağınız değerden bir örnek koyun. Bu işe alım kararını veren yönetici için mücevher değerinde bir bilgidir.

BU İFADELERİ ASLA KULLANMAYIN

*Kendini geliştirmek için fırsat bekleyen çok çalışkan ve yetenekli operasyon müdürü ( Kim istemez ki! Fakat benim şirketimin hedeflerini nasıl geliştireceksin?)

*Güçlü satış ve pazarlama deneyimi ve kusursuz iletişim yeteneği ile kar hanenize katkı (Fakat şirketim için tam olarak ne yapacaksın?)

*Herhangi bir şirket için çok büyük değer yaratırım çünkü başkalarıyla ortaklaşa çalışmalarda çok iyiyimdir. ( Çok genel, işverenin herhangi bir sorun ya da hedefine vurgu yapmıyor. İyi kişisel özelliklere sahip olduğunu belirtmek özgeçmişlerde en çok yer alan ifadelerdendir.)

ÖRNEK ALACAĞINIZ İFADE BİÇİMLERİ

*Nakliye tedarikçilerinizle daha iyi anlaşmalar yaparak ve nakliye departmanınızı düzenleyerek operasyon maliyetlerinizi düşüreceğim.

*Satış ekibinize danışmanlık seviyesinde satış teknikleri öğreterek ve hedef pazarlarınızdaki fikir önderleri ile ilişkiler geliştirerek gelirlerinizi ve karlılığınızı artıracağım.

*Zamanında ve düşük maliyetli programlama projeleri geliştirerek karlılığınızı artıracağım. Bunu tasarım ekibinizin son kullanıcısıyla daha yakın çalışmasını sağlayacak özel teknikleri kullanarak yapacağım.

ÇALIŞAN ÖZGEÇMİŞ NELERİ KAPSAR?

-Çalışmak istediğiniz şirketin yaptığı işle ilgili net bir tasvir.
-İşverenin karşı karşıya olduğu sorun ve zorlukları anladığınıza dair ispat.
-İşveren için yapılması gereken işi nasıl yapacağınıza dair bir plan.
-Kar hanesine nasıl ve ne kadar katkıda bulunacağınıza dair tahmin.


kaynak: www.kobifinans.com.tr, insankaynaklarım.net

18 Nisan 2012 Çarşamba

CV'im LINKEDIN'im


Eski köye yeni adet getirme cümlesine inat eski köye yepyeni adetler geldi. Eskiden adaylarla iletişim mektupla ve telefonla kurulurdu ki bu devir internet araçlarının gelişmesiyle yerini online olarak temas kurma imkanlarına bıraktı. Online networking sitelerinin yaygınlaşmasıyla iletişim iki taraflı olarak çok daha hızlı hale geldi.

LinkedIn, profesyonel online networking alanında, iş dünyasındaki en güçlü ve en etkili araç olmaya devam ediyor. 120 milyona yaklaşan kullanıcı sayısına her saniye bir kişi daha eklendiği biliniyor. Site özellikle iş arayanlar için gittikçe daha cazip hale geliyor. LinkedIn' de iş ararken yapılan en yaygın yanlış ise kullanıcıların pasif kalması oluyor.

İşte size bu yönde 7 tavsiye:

1-Profilinizi Tamamlayın:
LinkedIn'deki profiliniz bir bakıma sizin CV'nizdir. İş ararken eksik görünmek ister misiniz? Öyleyse tüm iş deneyimlerinizle birlikte profilinizi eksiksiz doldurun. İşe alımcılar LinkedIn üzerindeki aramalarını anahtar kelimelerle yaparlar. Profilinizin iş aradığınız alanda anahtar kelimeler içerdiğinden emin olun.

2-Mümkün Olduğunca Çok Connection Ekleyin:
Gündelik yaşantımızda olduğu gibi, online networking'de de ne kadar çok insanla bağlantılı olursanız o kadar çok yeni bağlantıya ulaşma şansınız olur. Sisteme yeni katıldıysanız öncelikle eski iş arkadaşlarınızı, müşterilerinizi, tedarikçilerinizi, aile üyelerinizi, özel arkadaşlarınızı ekleyebilirsiniz. Sonrasında ise bağlantılarınızı artırmak için zaman harcamanız gerekir. Network oluşturmak kolay değildir. İlgi ve emek ister, meyvelerini ise zamanla verir.

3-Davetiyelerinizi Kişiselleştirin:
Kişileri davet ederken kısaca kendinizi tanıtın ve neden temas kurmak istediğinizi belirtin.

4-Arama Fonksiyonunu Daha Etkili Kullanın:
Detaylı arama özelliğini kullanrak alanınıza özgü işe alım danışmanlarına, ilginizi çeken şirketlerin işe alım sorumlularına, potansiyel işverenlerinize ulaşma şansınız olur.

5-LinkedIn Gruplarında Aktif Olarak Yer Alın:
Gruplarda merak ettiğiniz konular hakkında size bilgi verebilecek kişilerle karşılaşabilirsiniz. Gündelik hayatta karşılaşamayacağınız pek çok yeni uygulama ve yeni gelişme hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca gruplarda yapacağınız yorumlar ve katkılarınız sayesinde görünürlüğünüz yani farkedilme ihtimaliniz artar.

6-Durum Kutusunu Daha Sık Güncelleyin:
Hoşunuza giden faydalı olabileceğini düşündüğünüz bilgileri, aklınıza takılan soruları, hatta çekinmeksizin iş aradığınızı durum kutunuzda paylaşın. LinkedIn'in haber akışı içindeki besleme sistemini kullanmak network'ünüzün aklında kalmak için iyi bir yöntemdir. Durumunuzu sıklıkla ama akıllıca güncelleyin.

7-Online Tavsiye Mektupları Alın:
LinkedIn içinde yer alan tavsiye sistemi sayesinde eski yöneticilerinizden, çalışma arkadaşlarınızdan tavsiye yazıları alabilirsiniz. Bu kısa yazılar sizi daha sağlam gösterir. Sıkıcı, kimsenin okumak istemedği, yapmacık referans mektuplarındansa, kısa ve samimi ifadeler içeren tavsiyeler her zaman daha iyidir.

LinkedIn son bir senede üye sayısını % 63 artırdı. Bugün geldiğimiz noktada bu hızlı büyüme sürecek gibi görünüyor. Bunun altında yatan neden çok basit: Sitenin kullanıcılarına sunduğu faydalar. Hizmet ya da B2B ürün satan şirketler, iş arayanlar, işe aday arayanlar, iş dünyasındaki güncel gelişmeleri izlemek isteyenler hemen hemen herkes LinkedIn'de. 

İş arıyorsanız ya da iş aramaya hazırlanan şaşkolojik yeni bir mezun adayı iseniz bu siteyi daha etkili kullanarak bir adım öne geçmek sizin elinizde...


kaynak: insankaynaklarım.net

SON 10 YILDA HIZLA BÜYÜYEN MESLEKLER

CnnMoney'in haberine göre, yapılan bir araştırma son 10 yılda en hızlı gelişen meslekleri ortaya koyuyor.

İşte dünyanın en hızlı gelişen meslekleri;

1-Yazılım Geliştirici
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte şirketlerin yazılım programlarında uzman kişi ihtiyacı da artış gösteriyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 32

2-Çevre Mühendisliği
Doğal kaynakların en iyi biçimde kullanılması, doğal çevrenin korunması ve insan sağlığına uygun biçimde geliştirilmesi konularının gittikçe daha önemli hale gelmesi çevre mühendisliği arayışını artırıyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 31

3-Fizyoterapist
Sağlık hizmetleri gürleyen alanlardan biri olarak görülüyor. Sağlıktaki gelişime bağlı olarak fizyoterapistlere duyulan ihtiyaç günden güne artıyor.
Mesleğin  10 yıllık gelişimi: % 30

4-Finansal Danışmanlık
Geleceğe yönelik kaygıların artması parayı yönetme ihtiyacını da beraberinde getiriyor. Artık şirketlerin yanı sıra bireyler de finansal danışmana ihtiyaç duyuyorlar.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 30

5-Pazarlama Uzmanı
Araştırmalar, şirketlerin karlarındaki artışın büyük bölümünün pazarlama uzmanlarının eseri olduğunu gösteriyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 28

6-İnşaat Mühendisliği
İnşaat sektörü ekonominin yükselen değeri olarak görülüyor. Nüfustaki artış yeni yapıların inşası için uygun zemin oluştururken, inşaat mühendislerine olan talebi de artırıyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 24

7-Yönetici Danışmanı
Her patron resesyonun farkında olan, nakit akışı ve karda olası artışları öngören bir danışmana ihtiyaç duyar.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 24

8-Bilgi Teknolojileri Danışmanı
Firmaların en çok yatırım yaptığı alanların başında teknoloji geliyor. Son dönemde mobil araçlara ve uygulamalara duyulan ihtiyacın artması bilgi teknolojileri uzmanlığına olan talebi artırıyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 20

9-Veri Tabanı Yöneticisi
Bilişimdeki hızlı büyüme veri tabanı yöneticiliğini cazip kılıyor. Çoğu şirketin verilerini güvenli saklama ihtiyacının günden güne artıyor olması da başka bir etken.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 20

10-Finansal Analist
Hızlı değişen ekonomik koşullar, türev enstrümanlarının yaygınlaşması, özellikle gelişmekte olan ülkelerde finansal analistlere olan talebi artırıyor.
Mesleğin 10 yıllık gelişimi: % 20


kaynak: insankaynaklarım.net 

16 Nisan 2012 Pazartesi

KARİYER KARNAVALI

Alanlarının en iyilerinden tam 12 şirket senin için Hacettepe'de

Hacettepe İşletme Topluluğu tarafından organize edilen karnavalda 10 büyük şirketin temsilcileriyle görüşebilecek ve merak ettiğin her şeyin cevabını birinci ağızdan alabilecek belki de staj imkanı kazanacaksın.

Karnavalda sizi neler mi bekliyor?

24 Nisan:
10:00-11:30 OĞUZ BEKAR (Vodafone Batı Karadeniz Bölge Müdürü) "Gelecek Kork Benden"
12:00-14:00 KARİYER.NET "Mülakat Komedisi"
14:30-16:00 INSPARKUS; Pazarlama Grup Case Çalışması ( 6'şar kişilik gruplardan oluşan bir case çalışması olacaktır ve birinci olan grup üyelerine ikişer adet Online Kariyer Yönetim Sistemi'nin tüm self-help adımları hediye edilecektir.

25 Nisan:
09:30-11:30 GARANTİ BANKASI "Garanti Bankası İle İşe Alım Süreci ve Bankacılıkta Kariyer"
11:45-12:45 DOĞTAŞ MOBİLYA CEO 'SU DAVUT DOĞAN
13:00-14:00 YILDIZ HOLDİNG/ÜLKER Yıldız Holding Unlu Mamuller Grubu Başkan Yardımcısı Şener Astan "İş Tecrübeleri, Başarı H,kayesi ve Yıldız Holding"
14:15-15:15 ANGİKAD ve GİRİŞİMCİLİK (Girişimci İş Kadınları Destekleme Derneği) DERNEK BAŞKANI DEVRİM EROL
16:00-17:00 YOGA TERAPİST "Gülümseyin, Stresten Uzak, Huzura Yakın, Kahkaha Atın, Yaşadığınızı Hissedin"

26 Nisan:
11:00-12:00 LÖSEV "Sosyal Sorumluluk, Gönüllü Olmak O Kadar Kolay ki"
12:30-13:30 BSH (Bosch/Siemens/Home Appliances) "İş ve staj olanakları"
14:00-16:00 JOURNEY "İş Hayatında Nasıl Giyinmeliyim?, Mülaktalarda Nasıl Davranmalıyım?" (İnsan Kaynakları Uzmanları Tarafından Katılımcılara Mülakat Uygulanacaktır"


Bu faydalı etkinliği kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Umarım katılıp süper fırsatlar elde edenler arasında yer alırsınız:)


kaynak: businews

12 Nisan 2012 Perşembe

İNANMAK YOLUN YARISI DEĞİL TAMAMIDIR

Umutlu olmak kadar umutsuz olmak da bizler için. Keşke her zaman umudumuzu yitirmeden, şansımızın bol olduğuna inanarak, hayallerimize sımsıkı tutunarak yürüyebilsek.

Ama gelin görün ki olmuyor bazen değil mi.

Olmadığına dair en ufak bir şüphe girdimi içimize, ruhumuzu sarıp sarmalayan o kasvetli havadan kurtulmak ne zordur bilirim. Zordur ama imkansız değildir. Gürlemeye hazır bulutlu bir hava misali olan yitirilmiş umutlarımızı, baharın gelişini müjdeleyen pırıl pırıl güneşli bir güne dönüştürmek yine bizim elimizde.

Özellikle mezun olma aşamasında olan adaylar için bahar yarıyılı tam olarak yukarıda bahsettiğim duyguları uyandırıyor değil mi. Ne yaparım,, nereye giderim, KPSS, Ales, yok ingilizce, kişisel gelişim, vize, final, bitirme ödevi, yaptıklarım, yapamadıklarım, eksiklerim, yüzleştiklerim derken hooooopppp gitti yeşeremeyen umutlarım diyenlerdenseniz şunu unutmayın. Dövünmekle, ahlanıp vahlanmakla başlayan her cümleniz umutlarınızı biraz daha sömürür. Püf nokta en zor anda bile kendinize olan inancınızı yitirmemektir.İhtiyacın olan şey beynini, bunu yapabileceğine inandıracak umutlara sahip olmaktır.

Bırak korktuğun her ne varsa onlar senden korksun. Eğer ki sen eksikliklerinin farkında olup, bunları tamamlamaya çalışır, korkularının üzerine gidersen, inancını kaybetmez, umutlarını diri tutarsan hiçbir mezuniyet korkutamaz seni. Zararın neresinden dönersen kar olacağını tekrarla içinden bol bol ve sakın geç kalmışlık hissine kapılma.

Kendine inan, güven ve harekete geç...

11 Nisan 2012 Çarşamba

SİZ HER İLANA BAŞVURAN ADAYLARDAN OLMAYIN!

Ne olacağına karar vermek zor görünen ama kolay bir işlemdir. Sanmayın bu cümleyi karar vermiş biri olarak bu kadar kolay kurabiliyorum. Emin olun bu sizin için de öyle. Önemli olan farkındalık.

Şöyle bir kağıt kalem alıp kendinizi anlatan bir yazı yazın ve okuyun. Eleştirin, övün, sevin. Bakın bakalım kendinizi ne kadar tanıyorsunuz. Okurken neleri keşfediyorsunuz, nelere yok canım diyorsunuz, yakından inceleyin.

Kendinizi şöyle evirip çevirip, içinizi dışınıza çıkarttıktan sonra hangi sektöre daha yakınsınız, nasıl bir çalışma ortamında verimli ve mutlu yaşarsınız sorularına cevap bulmanız daha kolay olur herhalde.

Tabi bu keşfi yapıp köşenize çekilip oturmayın, harekete geçin, hedefleyin, programlayın ve yapın. Bunları yazıyorum çünkü , kariyer sayfalarında her ilana umutsuzca başvuru yapanlar arasında yer almanızı istemiyorum. Bu size anca vakit kaybettirir. Hiç istemediğiniz bir işte çalışmak zorunda kalabilir, en verimli döneminizi felaket devri ilan edebilirsiniz. Ayrıca ilgisi olsun olmasın, sadece iş sahibi olabilmek için her ilana başvurmak sizin hedefiniz olmadığını gösterir ki bu hem sizi yıpratacak hem de yetkinliklerinizi köreltecektir.

Elbette karar verip, bu karardan dönme lüksüne sahipsiniz. Ne olmak istediğinizle ilgili kararsızlıklar yaşayacaksınız, önemli olan bu aşamayı, doğru yerde, doğru zamanda, en verimli şekilde kullanarak ve gerçekçi olarak atlatabilmektir. Bütün bu aşamalardan sonra yapmanız gereken bir şey daha var ki o da çalışmak istediğiniz alana yönelik bir cv hazırlamak.

İş bulmuş olmak için iş bulmayın. Sağlıklı ve mutlu bir hayat sürdürebilmek için önemli etkenlerden biri sevdiğin işi yapmaktır. Kendinizin farkında olarak, kendinize güvenerek, mutlu olabileceğinize inandığınız işi belirleyip başvurunuzu iletin. Sen nerede yaşadığını zannediyorsun bu ülkede işsizlik var işsizlik, iş bulduk da sevdiğimiz işi bulmak kaldı söylemlerini duyar gibiyim ama şunu söylemeden geçemiyorum, bu ülkede iş var ama  iş için gerçekten yapmaya gönüllü, yetenekli, tuttuğunu koparmaya cesaretli aday yok! 

Siz her ilana başvuran adaylardan olmayın...

10 Nisan 2012 Salı

YARATICI MIYIM ACABA

Özgeçmişin öneminden daha önce bahsetmiş olmakla birlikte yaratıcı özgeçmişin etkilerinden daha bir vurgulu bahsettiğimi hatırlıyorum. Hangi İK bloğuna uğrarsanız uğrayın, size yaratıcı özgeçmişin uzmanlarda yarattığı etkileri ballandıra ballandıra aktaracaklardır.

"Tamam anladım, yaratıcı özgeçmişe sahip olmak bir adım öne çıkarıyor ama ya yaratıcı değilsem ya da yaratıcıyım diyen ben söz konusu özgeçmiş olunca fikir yürütemiyorsam" diyenlerdenseniz buyrun Vizual Resume'ye alalım sizi:)




Daha önce bu sayfadan aldığım örnek yaratıcı özgeçmişleri paylaşmıştım. Şimdi bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Vizualresume içinde örnek yaratıcı özgeçmişler ve indirilmeye hazır özgeçmişler bulunduran bir site. Dilerseniz buradaki şablonları kullanabilir ya da o şablonlardan yola çıkarak fikir üretebilir ya da özgeçmişinizi vizualresume'ye yükleyerek  görücüye çıkarabilirsiniz.
Yaratıcılığınız bol olsun gençler!









kaynak: vizualresume, kaynağım insan

TEŞEKKÜR MEKTUBU

İşte size mülakat sonrası "şık hareket" diye tabir edilebilecek bir fark yaratma örneği. 

Kaynağım İnsan' da  İpek Hanım'ın kaleminden  yayınlanan  bu yazıyı sizlerle paylaşmadan geçemezdim:)

Ülkemizde katılınan mülakat sonrasında işverene Teşekkür Mektubu gönderme adabı bulunmamakta. Oysa ki, işe girmeye istekli aday böylesi bir iletişim kanalı açarak 'fark yaratmak'  adına güzel bir nokta atışı yapmış olabilir. Neden? Çünkü yöntemi henüz kullanan yok.

Ne gerek var? diye düşünebilirsiniz. Elbette şart değil ama aday olarak zarif yaklaşım sergilemenin de hiç sakıncası olmaz.

Sizi akşam yemeğine çağırmış arkadaşınıza ertesi gün telefon açıp nasıl 'çok güzel bir yemekti, teşekkürler, bir daha ki sefere bende buluşalım diyorsanız, sizi görüşmeye davet eden işe alımcıya da 'faydalı bir görüşmeydi, teşekkürler' çok rahat diyebilirsiniz. 

İşte size bir teşekkür mektubu örneği (pozisyon detayı içermiyor)

Sayın XYZ,

Dün gerçekleştirdiğimiz iş görüşmesinden duyduğum memnuniyeti size bildirmek istemekteyim. Firmanız ve sizinle karşılıklı konuşabilmek imkanına sahip olmak benim adıma önemli bir tecrübeydi. 
Görüşme esnasında belirtmiş olduğunuz başvurduğum pozisyona dair detay bilgiler ile sahip olduğum iş tecrübeleri ve yetkinlikleri birlikte değerlendirdiğimde, pozisyonun benim için çok uygun olduğuna inancım artmıştır. Bu nedenle firmanızda çalışmak istediğimi bir kere daha tarafınıza bildirmek istedim.

Değerlendirmeleriniz sonrasında ikinci aşamada yer alan adaylardan biri olmak için heyecanla bekleyeceğim.

Saygılarımla,

ABC

BENCE

Şimdi dönüp üniversite yıllarıma bakıyorum ve iyiki yapmışım dediklerimin yanı sıra neden yapmadım dediklerimle de yüzleşiyorum.

Bana sorsanız "Üniversite'de kesinlikle yapmamızı tavsiye edeceğiniz şey nedir?" diye tek cevabım olurdu "HAYALLERİNİZİN PEŞİNDEN GİDİN".

Üniversite 4 yıl boyunca, düzenli olarak derse girip, teorik bilgileri bir gecede yutup, ertesi gün sınavdan yüksek not alıp, 3'ün üzerinde ortalamayla mezun olup, bir gecede yutulan teorik bilgilerden eser kalmayan bir tabir olarak geçmesin hiçbir cümlenizde.

Aldığınız teoriler işe yaramaz, pratik teoriye uymaz demiyorum ama o teoriyi pratikle bağdaştıramıyorsanız ne 3'ün üzerinde ortalama ne derece ile mezuniyet size bir iş kapısı aralar.

Artık aranılan adaylar sağlam ortalamalı diploma sahibi adaylar değil, hayallerinin peşinden giden, mücadeleci, kendini geliştirmek adına her türlü fırsatı takip edip yakalayan, öğrendiğini sorgulayıp üzerine artı koyan, üniversiteyi dört tarafı duvarlarla çevrili, derse girilir, sınavdan geçilir mantığıyla irdeleyen değil, üniversiteyi kariyerine giden yolda kendini geliştirmek için geçmesi gereken köprü olarak gören adaylar tercih ediliyor.

Diyeceğim o ki her şeyin değiştiği dünyamızda siz üniversiteyi kalıplaşmış mantığıyla değil, değişime ayak uydurmuş ve değişimin nimetlerini size sunan mantığıyla algılayıp hareket edin. Eğlenin, öğrenin, sevin, sorgulayın, şenliklerde çılgınca dans edin, kulüplerin etkinliklerinde aktif olun, mesleğinize yönelik profesyonel iş hayatını anlatan yayınları takip edin, sosyal sorumluluk projelerinde yer alın, çevre edinin, fikir üretin, fikir alın ve her şeyin kıymetini bilin...

9 Nisan 2012 Pazartesi

MÜLAKATTA SİZ DE SORU SORUN

Hem İK alanında çalışan biri hem de yeni mezun olarak mülakatların nasıl heyecan verici mevzular olduğunu biliyorum. Mülakatta soru sormak eğer hazırlıksızsanız o an aklınıza gelmez çünkü heyecan kuşatmıştır dört bir yandan. Bu artı etki yaratan hareketten mahrum kalmamak için mülakat öncesi hazırlık yapmalı ve kafanızda yanıt bekleyen soruları sıralamalısınız. Siz sormadan bir kısmı zaten yanıtlanacak olan sorularınızdan kalanların cevabını bulmaya çalışmak hem sizin içinizi rahatlatıp kendiniz için ne derece doğru bir iş diye sorgulamanıza yardımcı olurken aynı zamanda yerinde sorulan sorular "şık hareket" olarak adlandırılacaktır.

İş görüşmelerinde insan kaynakları uzmanları adaylardan soru bekliyor. Ama bu soruların tutarlı ve yerinde sorulmuş olması gerekiyor. Öylesine veya sırf sormuş olmak için sorulan sorular ise mülakatın yönünü değiştirebiliyor.

İş görüşmesini batırmak için onlarca yol var. Mülakata geç kalmak, görüşmenin ortasında telefonla konuşmak, eski patronunuz hakkında ileri geri konuşmak, görüşmeyi yapan insan kaynakları uzmanının kalemini yürütmek gibi:) Bir yol daha var ki o da uygunsuz sorular sormak.

İş görüşmesine giderken kafanızda birkaç akıllıca soru olmasına dikkat edin. Çünkü soru sormadığınızda iyi karşılanmayacağı gibi sorduğunuz sorunun içeriğine, kalitesine göre de değerlendirileceğinizi unutmayın. Yani sırf soru sormak için de sormayın. Altman Iniative Group'tan Denise Altman, adayların sordukları soruların, düşünme şekillerini görmesini sağladığını söylüyor, "Ne kadar mantıklı, ne kadar ilgili, pozisyona ne kadar uygun görebiliyorum" diyor.

UTANGAÇ OLMAYIN
İş görüşmesine gelen birçok aday soru sorma konusunda tedirgin ve çekingen oluyor. Adaylar soru sormak gibi bir haklarının olmadığını düşünüyorlar ama her iki durumda da ilgisiz bir hava yaratıyorlar. Bu da mülakatı yapan kişinin aday hakkında olumsuz düşünmesine neden oluyor.

ARAŞTIRMA YAPIN
İş görüşmesine giderken kurumla ilgili az da olsa araştırma yapmak adettendir. En azından şirketin ana iş kollarını, ortaklarını bilin. Soru soracağım diye ne üretiyorsunuz veya paydaşlarınız kimler gibi sorular sormak ise işe giriş şansınızı neredeyse sıfırlayacaktır. Seçtiğiniz soru şirket veya sektör hakkında araştırma yaptığınızı belli etsin. Kariyer Koçu Dorothy Tannahill Moran, iyi bir araştırma sonucunda sorulacak olan sorunun bilginizi göstermenin yanı sıra şirket hakkında bilgi sahibi olmanızı da sağlayacağını söylüyor. Mesela şöyle bir soru yöneltilebilir: Geçtiğimiz günlerde yeni ürününüzü piyasaya çıkardınız, bu ürünün çıkışı nasıl oldu, şirket nasıl destekliyor?

SORULMASI GEREKEN SORULAR
Sormak istediğiniz bazı sorular karşı tarafın hoşuna gitmeyebilir. İş güvenliği, tatil gibi sorular sorulması gereken sorular fakat kullanılan dile dikkat etmek gerekiyor. Sert ve eleştirel bir ifadeyle sorulan sorular mülakatı yapan kişi tarafından yanlış anlaşılabiliyor. İşte insan kaynakları uzmanlarının mülakat sırasında adaylardan beklediği sorulardan bazıları:
-Aranılan adayda ne gibi özellikler arıyorsunuz?
-Bu eğer yeni bir pozisyonda bu bölümü, departmanı açmaya nasıl karar verdiniz?
-Bu pozisyon için performansı nasıl ölçüyorsunuz?
-Bu iş için karşılaşılabilecek zorluklar neler?
-Bu firmanın sektördeki diğer şirketlerden farkı nedir?
-Bu pozisyonda yer alan kişi neden ayrıldı?
-İlk 6 ay içinde benden başarı beklentileriniz neler?
-Şirket önümüzdeki 2-5 yıl içinde nerede olacak ve nasıl gelişecek?
-Şirketin karşılaştığı zorluklar, sorunlar neler?


kaynak: Hürriyet İK

6 Nisan 2012 Cuma

MUTLULUĞUN EN AZ YARISI SİZİN ELİNİZDE

Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için insanın psikolojisinin de buna uygun olması gerekir. İşte size hayata daha mutlu bakmak için 10 yöntem...

1-Siyaha değil beyaza odaklanın
Son dönemde hayata pozitif bakmayı öğreten pozitif psikoloji kitapları çok satıyor. Hepsinin hareket noktası aynı: Bardağın dolu yarısını görün! Şikayet etmeyi kesin ve pozitif duygular üzerine yoğunlaşın. Böylece Amerikalı psikolog Martin Seligman'ın "öğrenilmiş çaresizlik" dediği "kabullenme" tuzağına düşmeyin. Olumlu yönlerinizin altını çizin, zenginliklerinizi, potansiyelinizi fark edin. Kaliforniya Üniversitesi'nde yürütülen bir araştırmaya göre mutluluğumuzun ve huzurumuzun yüzde 40'ı tercihlerimizin ve hayata bakışımızın sonucu. Kendi kendinizi telkin edin, gaz getirin: Önemli değil iyiyim, aslan gibiyim...

2-Elinizdekine sevinin bir kere
Moralinizi sıfırlamak çok kolay, kaybeden psikolojisine girmeniz yeterli: Dün bugünden çok daha iyiydi; x benden daha şanslı.; hayal kurmak neye yarar zaten gerçekleşmeyecek ... Bunlara zihin kirliliği diyorlar, elinizdekilerin kıymetini bilmenizi engelleyen, ulaşılabilir hedeflere ve mutluluğa erişmek için harekete geçmenize  mani olan bölücü ve yıkıcı fikirler. Unutmayın: 1992 Barselona Olimpiyatları sırasında yapılan bir araştırma bronz madalya alan üçüncülerin, gümüş madalya kazanan ikincilerden çok daha mutlu olduğunu gösteriyordu. Çünkü ikinciler 'birinciliği kaçırdım' diye mutluluğun tadını çıkaramazken, üçüncüler podyuma çıkmaktan mutluydular. Yanlış karşılaştırmalardan kaçının. Mesela 'Şule ne kadar şanslı, okula arabayla geliyor' diye hayıflanacağınıza 'Ben şanslıyım ki üniversite sınavını  kazanamayanlar arasında değilim' diye düşünün.

3-Arkadaş, illa iyi arkadaş
Bütün anketler aynı şeyi söylüyor: Ne para ne başarı tek başına mutluluk verir, önemli olan çevrenizdekilerle olan ilişkilerdir. Yalnız yaşayan insanlarda depresyon riskinin evli veya bir arkadaşıyla oturanlardan daha yüksek olmasının sebebi budur. Hatta arkadaş ilişkilerinin aileden bile daha iyi bir 'pozitif duygu kaynağı' olduğu söyleniyor. Ama dikkat arkadaş var, arkadaş var. Bunun bile istatistiğini çıkarmış araştırmacılar: Avusturyalı Ernst Gehmacher 'İnsanın kendini iyi hissetmesi için en az dört (azami 12) sağlam arkadaşı olması şart; çok güvendiği, her şeyi (?) paylaşabildiği ve yardım alacağını bildiği arkadaşlar' diyor. Yeni bir telefon defteri alın ( daha doğrusu cep telefonunuzun adres defterinin yenileyin) ve sadece gerçekten değer verdiğiniz insanları kaydedin. Sık ve düzenli haberleştiğiniz, birbirinizi gönülden arayıp sorduklarınızı...( Dikkat! bu işe kalkışmak tehlikelidir, defterinizin ne kadar boş olduğunu görmeye hazır olun.)

4-Yaptığınız işe yoğunlaşın
Kısa vadeli de olsa, kendini iyi hissetmenin yollarından biri (hepimizi bunu yaşamışızdır) yaptığı işe iyice yoğunlaşmaktır. Zaman durmuş gibi olur, sorunlarımızı unuturuz. Amerikalı psikolog ( adını boşuna telaffuz etmeyi denemeyin:)) Mihaly Csikszentmihalyi'nin flow ( akış) dediği an budur. Peki bu mutluluk anı nasıl yakalanır? Yetkinliklerimizle uyumlu ( çok kolay olursa sıkılırız aklımız gezintiye çıkar, çok zor olursa büsbütün daralırız) bir aktivite seçerek... İş ortamında akış yakalamak tatilde veya boş zamandakinden çok daha kolaydır. Bu tekrar gerektiren, monoton işler için bile böyle. Kendi kendinizi motive edecek şekilde hedefler koyun: Şu konuda nasıl daha iyi olabilirim? Daha az yorularak şu işi nasıl yapabilirim?

5-Çocuklar gibi oynamak
Şirketlerin düzenlediği bir paintball oyununda düşmanını boya kurşunlarıyla vurmak için canını dişine takarak kovalayan müdürünüze bakıp da ' ne salak herifmiş bu ya' diye düşünmeniz çok doğal. Ama oyunun her yaşta faydaları vardır. Araştırmalar oyuncaların sadece performanslarının değil, iyimserliğinin de daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bir uzman ' Eğer oyun oynamaktan vazgeçersek zihnimiz mekanikleşir adeta kurur' diyor; Oyuncular gerçekleri daha esnek olarak algılarlar, gerçeklerle oynamayı da severler. Eğer hayatı çok ciddiye alırsanı, eğip bükmekten vazgeçer, değiştirebilme fırsatını da kaçırırsınız. Eşinizle, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla oyun oynayın. Kağıt oyunları, bilgisayar oyunları, pictionnary, tabu... ne olursa! Hem sosyalleşin hem uzmanların dediği gibi 'gerçekleri şekillendirmeyi' öğrenin, hem de aptalca sıkıntılarınızı bir müddet unutup gevşeyin...

6-Her gün bir işi bitirin
Pozitif psikoloji uzmanı Ilona Boniwell ' Zamanını iyi kullanmış olmanın verdiği mutluluk, insanın kendini iyi hissetme sebeplerinden biridir' diyor. Sürekli işini bitirememe, yetişememe hissi insanı mutsuz eder.  Daha az çalışıp kendine daha fazla zaman yaratmak bir yöntem tabii ki ama bahaneye dönüşme riski var. Boniwell daha kolay bir yöntem öneriyor: ' Eğer her gün bir şeyi istediğimiz gibi sonuçlandırabilirsek, bir büyük projenin her gün bir küçük parçasını tamamlarsak, kendimizi çok mutlu hissederiz.' Yani kendinize her gün için mümkün  ve tutturması sadece size kalmış bir hedef koyun: Başaldığınız kitabı bitirmek, bir yemek tarifini denemek, kaç gündür masanızın üzerinde duran radyonuzu tamir etmek... Sonra da bir işi yapıp bitirmiş olmanın verdiği hazzı yaşayın.

7-Vipasanna metodunu deneyin
Vallahi biz uzmanların yalancısıyız. Her 5 Amerikalı şirket yöneticisinden biri meditasyon yapıyormuş ve en çok uygulanan metod daVipasanna imiş. Yani 'derinlemesine görmek' ya da 'olanı olduğu gibi görmek'. Buddha'nın bu yöntemle nirvanaya ulaştığı söyleniyor. Burada yöntem beyni boşaltamak değil aksine çevredeki objeleri tam olarak ve olduğu gibi algılamak. Böylece açgözlülüğe, hasete, kıskançlığa, kızgınlığa bir son vermek. Yani daha az üzülmek. Bu konuda piyasada bir sürü kitap var, kurslar, seminerler var. Elçiye zeval olmaz!

8-Kötü bir durumdan faydalanmak
Nietsche mi demişti 'Beni öldürmeyen güçlendirir' diye? Uzmanlar 'elastikiyet' diye bir kavram kullanıyorlar, 'İnsanın zor bir durumdan sonra yeniden toparlanma kapasitesi' anlamına. dayanma ile yaşamayı öğrenme hatta atlatma değil, faydalanma yani yaşadığı zorluktan pozitif bir şey çıkarma. Her şeyi hazır bulan, bir eli yağda bir eli balda insanlar en küçük şeyden bie mutsuz olurlar, en küçük bir sorunu bile büyütürler. Oysa bir sıkıntı yaşamış ve bunu elastikiyetleri sayesinde olumluya çevirmiş insanlar bunu başarmış olmanın verdiği mutluluk ve  güvenle kendilerini daha iyi hissederler.

9-Temizlik terapisini uygulayın
İngiliz 4. kanalında How clean is your house ( Eviniz ne kadar düzenli, temiz) diye bir programda 'cleaner therapist' diye bir takım insanlar ortaya çıkmıştı. Şimdi bu iş çok moda. Bu yeni kişisel koçlar 'Düzensiz bir yaşam ortamı stres ve sinir sebebidir. Karmaşa zaman kaybettirir, sabrımızı zorlar, moralimizi bozar' diyorlar. Yani gereksiz eşyalara dandik manevi değerler yüklemeyin, atın gitsin. Size kötü hatıraları sürekli hatırlatmalarına, içinizi karartmalarına, sizi geçmişe götürmelerine izin vermeyin. Temizleyin, atın...Aynı şekilde bilgisayarınızda, belgelerinizde, fotoğraflarınızda, cebinizin adres defterinde filan da sağlam bir temizlik yapın.

10-Kafanızda da temizlik yapın
Psikologlar 'hedonist adaptasyon' diyorlar, insan gündelik küçük mutluluklara o kadar alışır ki kıymetini bilmez. Keyif almak, zevk almak demek beyinde enforfin gibi zevk hormanlarının salgılanması demek. Oysa zamanla bu alıcılarımız dolar, zevk almaz oluruz. Her gün aynı şeyleri yapmaktan vazgeçin, her gün hoşunuza gidecek bir alışveriş yapamayacağınıza  yahut her ay izine çıkamayacağınıza göre, hayatınıza yenilikler, yeni zevkler katmaya çalışın. Bunlar çok basit şeyler olabilir... Mesela yarın sabah kahvaltınızı bir hırka giyip balkonda yapın, işe farklı bir yoldan etrafınıza baka baka gidin, salon mobilyalarınızın yerini değiştirin vs. vs.

Hayat size sizce mutlu olacak şeyler vermiyorsa siz inatçı olup verilenlerden mutluluk çıkarmayı bilin. Çünkü bazen şununla mutlu olurum diyerek kendimizi şartlandırırken, yanımızdaki mutluluk kaynaklarını gözden kaçırabiliyoruz. Elbette kendimizi mutlu edeceğine inandığımız şeyleri istemek hakkımız ama onları beklerken de sunulanlarla mutlu olmayı bilmek gerek.

Sevgili şaşkolojiklerim vizeler, sınavlar, notlar, mezuniyet telaşları, kpss vs. işkenceleri derken neleri kaçırdığınıza şöyle durup bir bakmanız için paylaşmak istedim bu yazıyı sizlerle. Umarım işe yarar:)




Kaynak: Hürriyet İK