29 Mart 2012 Perşembe

STAJ BAŞVURU ZAMANI

Her yıl binlerce üniversite öğrencisi mezun oluyor. Birçoğu da iş bulma konusunda sıkıntı yaşıyor. Bunun belki de en büyük nedeni tecrübesizlik. Şirketler iş dünyası hakkında fikri olan yeni mezunlarla çalışmayı tercih ediyor. Bunun yolu da öğrencilik zamanında yapılan stajlardan geçiyor. Stajlar artık sadece yazın birkaç ay yapılmıyor. Şirketler uzun dönemli stajlara yöneliyor. Böylece stajyer daha çok öğreniyor ve kurum için de daha verimli oluyor. Yalnız nerede staj yapacağınıza çabuk karar verin. Şirketler yaz stajyerlerini kabul için başvuru almaya başladı bile!

Staj dönemi geliyor. Öğrenciler artık 'hele bir yaz gelsin de stajımızı yaparız' diyemiyor. Şirketler staj başvurularını bahar döneminde açıyor. Acele etmeyenlar açıkta kalıyor. Staj, öğrencinin yapmak istediği mesleği tanıması açısından önemli. Öğrenciyken çalışma ortamını görmek, projelerde yer almak, mezun olup iş arama sürecine geçildiğinde avantaj sağlıyor. Bu nedenle öğrencilerin mümkün olduğu kadar iş yapmaya çalışmaları, uzak durmak yerine projelerin içinde yer almaları, göstermelik staj yerine, yeri geldiğinde 'bana iş verin ' demeleri gerekiyor. Şirketler de bu konuda artık daha bilinçli. Stajyerleri gelip geçici eleman olarak değil, eiğitip istihdam edebilecekleri geleceğin çalışanları olarak görmeye başladılar. Yani öğrencilere yatırım yapıyorlar. Stajyer olarak kabul ettikleri öğrencileri mezun olduklarında işe alan birçok şirket var. 

Stajyerlerden de beklentiler değişti. Öğrencilerin öğrenmeye ve kendini geliştirmeye açık bir şekilde staja başlaması isteniyor. Sadece yapılan işleri değil, şirketin kültürünü, çalışma hayatının dinamiklerini de 
gözlemleyip, şirketin bir çalışan gibi davranmaları bekleniyor.

Uzmanlar, üniversite öğrencilerinin kariyer seçiminde öncelikle onları mutlu eden beceri ve ilgi alanlarını belirlemelerini, daha sonra da içinde bu parçaları barındıran meslekleri tanımak için araştırma yapmalarını tavsiye ediyor. Bu nedenle öğrencilere, okudukları bölüm ne olursa olsun mümkün olduğunca farklı sektörlerden farklı kurumlarda staj yapmalarını öneriyor.

Son bir yılda Yenibiris.com da verilen stajyer ilan sayısı 1.445. 
En çok stajyer arayan ilk 3 sektör: Turizm otelcilik, bilişim ve sağlık.
En çok stajyer arayan ilk üç departman: insan kaynakları, satış pazarlama, operasyon.
En çok stajyer arayan ilk üç pozisyon: Muhasebe, insan kaynakları ve önbüro.

MİGROS

Migros Ticaret A.Ş. bünyesinde kış ve yaz olmak üzere iki dönemde staj yapma imkanı bulunmaktadır. Kış dönemi lise öğrencilerini ilgilendirmekte olup yaz dönemi stajları üniversite öğrencilerine yöneliktir.

Üniversite 3. sınıf öğrencilerinin yaz dönemi içerisinde haziran, Temmuz ve Ağustos olmak üzere 3 farklı dönemde gerçekleştireilecekleri staj programıdır.Üniversite stajyer adaylarının başvuruları Şubat- Mart aylarında kabul edilmekte, görüşmeler Nisan-Mayıs ayları içerisinde gerçekleşmektedir. Tüm stajyer adayları özgeçmiş üzerinden yapılan ön eleme ve mülakat sonucunda kabul edilmektedirler. Şirket Genel Müdürlük bünyesinde, Pazarlama, Satış, İnsan Kaynakları Grubu (insan kaynakları müdürlüğü, eğitim müdürlüğü, endüstri ilişkileri müdürlüğü, destek hizmetler müdürlüğü), Otomasyon ve Bilgi İşlem departmanları, Mali İşler, Yurtdışı Yatırımlar gibi birçok farklı birimde staj imkanı sağlamaktadır.

Stajyerler çalışmalarının karşılığında çalıştıkları gün sayısına bağlı olarak stajyer ücreti ödenmektedir. Bunun yanısıra şirket personeli için varolan ulaşım  ve yemek imkanlarından da faydalanmaktadırlar. Başvuru değerlendirmelerinde adayların başvurdukları bölümle ilgili bilgi sahibi olmalarına, kariyerlerini bu alanda ilerletmek istediklerine ve takım çalışmasına yatkın olmalarına dikkat edilir.

Başvuru kriterleri şöyledir:

*Üniversitelerin endüstri mühendisliği, işletme, iktisat, işletme mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, işletme bilgi yönetimi, gıda mühendisi, veterinerlik, eğitim bilimleri, iletişim, halkla ilişkiler,enformasyon teknolojileri bölümleri öncelikli tercih ettikleri ihtisas alanlarıdır.
*Tercihen staj deneyimi bulunan
*iyi derecede ingilizce bilgisine sahip,

Staj programına dahil olmak isteyen adaylar Kariyer.net ' te yer alan Migros Stajyer ilanına başvuruda bulunabilirler.

GARANTİ BANKASI

Üç farklı program var.

Garanti Bankası, üniversite öğrencilerine, sektörü ve bankacılık mesleğini tanımaları için 3 farklı staj programı sunuyor. Genel Müdürlük birimlerinde yürüttükleri Genç Garantili, bölge müdürlüklerinde yürüttükleri Garantili Deneyim, şubelerde yürüttükleri temel bankacılık staj programı. Başvurular www.garanti.com.tr/GarantiliKariyer internet sitesi üzerinden alınıyor. Şubelerdeki staj için son başvuru tarihi 1 Mayıs. Diğer staj programları için başvuruları yıl boyunca değerlendiriyorlar.

Şubelerde düzenlenen temel bankacılık staj programı için örgün öğretim veren üniversitelerin 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin başvuruları kabul ediliyor. Genel müdürlük ve bölge müdürlüklerinde düzenlenen garantili Deneyim ve Genç Garantili staj programı için 4 yıllık örgün öğretim veren üniversitelerde ( tercihen idari bilimler veya mühendislik fakültelerinde 3. veya 4. sınıfa devam eden veya idari bilimler dalında yüksek lisans yapan öğrencilerin başvuruları kabul ediliyor. Özellikle genel müdürlük veya bölge müdürlüklerinde staj yapan öğrenciler  mezuniyet sonrası Management Trainee ( yönetici adayı) veya Sales Trainee alım programında değerlendiriliyorlar.

MICROSOFT TÜRKİYE

1 yıl boyunca yarı zamanlı staj imkanı

Geçen yıl 1500'ü aşkın staj başvurusu alan Microsoft Türkiye, 2011 yılında 35 uzun dönemli, 15 kısa dönemli stajyer kabul etmiş. Çoğunlukla üniversitelerin 3. ve 4. sınıf öğrencilerini stajyer olarak alıyorlar. Genel olarak Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik Elektronik Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, İşletme, Ekonomi bölümlerinden öğrenciler kabul ediliyor. Öğrenciler yaz döneminde 1.5 aylık sürede başarılı olurlarsa 1 yıl boyunca yarı zamanlı staj yapma imkanı buluyorlar. Stajyerlik için başvurular Microsoft Türkiye'nin internet sitesinden yapılıyor ve başvuruluar 15 Mart itibariyle alınmaya başlanıyor.

SABANCI

800 kişi alıyorlar

sabancı topluluğu şirketlerinde üniversitelerin ağırlıklı olarak 3. ve 4. sınıf öğrencilerini staja kabul ediyor. Özellikle aradıkları bölümler; kimya mühendisliği, makine mühendisliği, elektrik-elektronik mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, tekstil mühendisliği,endüstri mühendisliği, kimya, işletme, iktisat,pazarlama, ekonomi, uluslararası ilişkiler, muhasebe. Staj başvuruları mart-nisan aylarında alınıp, stajlar genellikle 1 Haziran- 30 Ekim tarihleri arasında yapılıyor. Staj başvuruları http://www.sabanci.com üzerinden yapılıyor.

ECZACIBAŞI

İşe alımlarda öncelikleri var.

Eczacıbaşı topluluğunda uygulanan kariyer test sürüşü (KTS) üniversitelerin üçüncü sınıf ve yüksek lisans 1. sınıf öğrencilerine yönelik , uzun süreli bir staj programı. Programda stajyerler pazarlama, satış, iş geliştirme, dış satım, finans ,tedarik zinciri, üretim, kalite,ar-ge, insan kaynakları, bilgi teknolojileri fonksiyonlarında en az iki ay olmak şartıyla projeler üzerinde çalışıyorlar. Staj başvuruları kampuslardaki KTS standlarından, www.kariyertestsurusu.com, www.eczacibasikariyer.com üzerinden 31 Mart'a kadar yapılabiliniyor. Kariyer test sürüşüne her yıl yaklaşık 20 öğrenci alınıyor.

STAJYERLERE TAVSİYELER:

*Stajı üniversitenin dayattığı bir zorunluluk olarak görmeyin, kendinizi geliştirebileceğiniz, iş hayatına hazırlanacağınız bir basamak olarak düşünün.

*Kurumların öğrencilere yönelik yaptıkları yarışmalara katılın.

*Şirketlerin üniversitelerde yaptıkları kariyer günlerini, tanıtımlarını kaçırmayın, şirketleri tanıyın.

*Staj başvurusu yaparken yaratıcı olmaya çalışın.

*İş isteyin. Birşeyler öğrenmek için oradasınız.Görev vermezlerse bağlı olduğunuz kişilerden talep edin.

*Ekip çalışmasına yatkın olun.

*Staj yaptığınız yerde kalmayı, orada çalışmayı düşünüyorsanız,bunu bağlı olduğunuz kişiye hissettirin. Potansiyeliniz olduğunu gösterin.

*Orada çalışıyormuş gibi sorumluluk alın, işleri ciddiyetle yapın, zamanında teslim edin.

*Kurum kültürüne her şekilde uymaya çalışın.Diğerleri gibi giyinin aykırılık yapmayın, hitaplarınızda bey, hanım kelimelerini kullanmaya özen gösterin.

*Diğer çalışanları izleyin, hareket ve tavırlarını gözlemleyin. Neye nasıl tepki veriyorlar, telefonda nasıl konuşuyorlar inceleyin.

*Staj süresince etrafı inceleyin. Mezun olduğunuzda böyle bir yerde çalışmak ister misiniz düşünün.

*Staj sonrası bağlarınızı tamamen koparmayın.

Kaynak: Businews. Zeynep Mengi



SOSYAL AĞLARDA İŞ VAR



İşe alım sürecinde sosyal ağlar giderek daha büyük rol oynuyor. Xing ve Linkedin gibi kariyer ağlarının yanında Facebook ve Twitter'dan iş arayanların sayısı da her geçen gün artıyor.

Almanya'da İnsan Kaynakları Bilgi Sistemi Merkezi (CHRIS) ve online kariyer portalı Monster'ın yaptığı 2011 istihdam eğilimleri araştırmasına göre firmalar, Xing, Linkedin, Facebook gibi sosyal ağlar aracılığıyla istihdamın getirdiği fırsatları fark etti.

İnsan kaynakları uzmanlarının yarısından fazlası bu tip platformların işe alım sürecine katılmasını olumlu buluyor. Alman firmalarının yaklaşık yüzde 13'ü kariyer ağı Xing'e düzenli olarak iş ilan veriyor. Her beş firmadan biri, aktif olarak Xing'de eleman arıyor. Yaklaşık yüzde 13'ü firmalarına ilgiyi artırmak için Facebook'u kullanıyor. 

İş arayan her 10 kişiden 3'ü bunu Xing gibi kariyer ağları üzerinden gerçekleştiriyor. Yüzde 7'siyse Facebook gibi sosyal platformları kullanıyor. 

CHRIS ve Monster'ın yaptığı 2011 Başvuru Uygulamaları adlı araştırma ise iş arayanların yaklaşık üçte birinin firmalar hakkında bilgi sahibi olmak için bu kuruluşların Facebook'ta oluşturdukları hayran sayfalarını takip ettiklerini ortaya koyuyor.

Bilişim devi Google da eleman bulmak için sosyal paylaşım ağlarını kullanan firmalardan. Google Ürün Arama ve Kullanıcı Deneyiminden Sorumlu Başkan Yardımcısı Marissa Mayer, geçtiğimiz günlerde Twitter'dan bilgisayar teknolojileri mezunlarına iş çağrısı yapmıştı.

Twitter'ı kullanan tek firma Google değil. Alman otomotiv devi BMW de geçen yıl iş ve kariyer olanaklarını duyurmak için bir twitter hesabı oluşturmuştu.

Sevgili şaşkolojiklerim artık fırsat sosyal medyada! Şansın kapınızı çalmasını beklemek yerine sosyal medyanın kapısını çalmayı deneyin!


Kaynak: Businews

28 Mart 2012 Çarşamba

2012 YILINDA HANGİ BANKA KAÇ ŞUBE AÇACAK, KAÇ KİŞİYİ İŞE ALACAK?



2001 yılında yaşanan krizin verdiği tecrübeyle, Türk bankacılık sektörü 2011 yılını daha kolay atlattı. Avrupa'ya ve Amerika'ya kıyasla çok daha az bir daralma yaşandı. 2012 yılında da bankalar, şube açılışları ve işe alımlarda temkinli davranmaya devam edecek. Şube planları geçen yıllara göre daha az oranda olacak, işe alımların ise ciddi bir kısmı sirkülasyondan kaynaklanacak.

30 ŞUBE-1.868 KİŞİ

Garanti Bankası 2011 yılında 68 şube açarak 919 şubeye ulaştı ve sene başından bugüne 1.843 kişiyi işe aldı. Böylece bankanın şube sayısı 919'a , çalışan sayısı 16.731'e çıktı. Garanti Bankası 2012 yılında 30 şube açmayı ve 1.868 kişiyi işe almayı planlıyor. 2011 yılında iç terfi oranı yüzde 90. İşe alımların yüzde 70'i yeni mezun alımlarından oluşuyor. Bu alımlar kapsamında management trainee, müfettiş yardımcısı, çağrı merkezi müşteri temsilcisi ve şube gişe asistanı alımları yapılıyor.

Garanti Bankası İnsan Kaynakları Koordinatörü Osman Tüzün, "En son global krizde, Türk bankalarının hiç sorun yaşamamasına rağmen, yurtdışı sermayeli Türk bankalarında oluşan belirsizlik durumu ve banka satışı haberleri genel olarak negatif bir algı yarattı. Bu durumda doğal olarak adayların bankacılığa olan talebinde düşüşe sebep olabiliyor.é diyor.

60-70 ŞUBE-1.300-1.600 KİŞİ

Akbank'n toplam çalışan sayısı 15.385. 2012 yılında pazar payını artırmayı, 60 ila 70 civarında şube açılışı yapmayı planlayan Akbank 1300-1600 civarında kişiyi işe almayı hedefliyor. Akbank İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bade Sipahioğlu Işık, 2011 yılında yaklaşık 4000 çalışanın terfi ettiğini söylüyor. Son dönemde teknoloji ve dijital dünya ile ilgili birimlerin biraz daha öne öıktığına dikkat çeken Işık, "Banka olarak işe alımlarımızda satış kadroları yoğun olmak üzere deneyimli deneyimsiz işe alımlarımız devam edecek" diyor.

50-60 ŞUBE

Yapı Kredi Bankası' nın şu anda 900 şubesi ve 15 bin çalışanı bulunuyor. 2011 yılında da kasım ayı sonu itibarıyla 2.300'ün üzerinde kişi Yapı Kredi ailesine katıldı. 2012 yılında ise 50-60 yeni şube açmayı planlayan banka, bu doğrultuda alımlar gerçekleştirecek. Banka, çağrı merkezi, direkt satış, gişe destek, yazılım geliştirme, perakende bankacılık pazarlama ve denetim departmanları için yeni mezunları işe alıyor. Yönetsel pozisyonlara terfilerin yüzde 80'i içeriden. Yapı Kredi İK Genel Müdür Yardımcısı Cihangir Kavuncu, "Küreselleşme ile birlikte uluslararası piyasaların giderek entegre hale gelmesi, finans sektöründe yaşanan krizlerin diğer ülkelere de yayılmasını kolaylaştırıyor. Ancak ülkemizde 1994 yılından bu yana yaşanan ekonomik krizler sebebiyle Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla, krizle başa çıkma konusunda güçlenmiş ve küresel kriz sürecini başarılı olarak yönetebilmiş bir ülke. Bu nedenle diğer sektörlere göre bankacılık sektöründe çalışma konusunda genel bakış açısı pozitif" diyor.

30 ŞUBE - 1.000 KİŞİ

Finansbank 2011 yılında 19 yeni şube açıp 950 çalışanı işe aldı. Bankanın şu andaki şube sayısı 522 ve 11.000 ' e yakın çalışanı ile hizmet veriyor. 2012 yılında 30 şube açmayı planlayan Finansbank, yaklaşık 1000 kişiyi farklı pozisyonlara yerleştirecek. Finansbank İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hakan Alp, tecrübeli çalışan ihtiyacını içeriden karşılama oranını yüzde 75'den yüzde 80'e taşımayı hedeflediklerini söylüyor. "Dış alımlarımızın yaklaşık yüzde 70'i bankacılık tecrübesi olmayan adaylardan karşılanacak. Bu adayların da önemli bir kısmını yeni mezunlar oluşturuyor."

70 ŞUBE - 1.100 KİŞİ

Denizbank Finansal Hizmetler Grubu (DHFG), 2011 yılında 88 yeni şube açılışı  gerçekleştirdi ve 1.300 kişiyi bünyesine kattı. Kasım ayı sonu itibariyle toplam 592 şubesi ve 10.750 çalışan bulunuyor. 2012 yılında 70 yeni şube açmayı planlayan banka, ağırlıklı şube operasyon ve satış kadroları olmak üzere DFHG kapsamında 1.100 kişiyi bünyesine katacak.  Banka yönetici atamalarının yüzde 70'ini içeriden gerçekleştiriyor.

Bankalar söylemlerine göre ağırlıklı olarak yeni mezunları işe alıyorlarmış:) ve bu alımların çoğu da şube kadroları için oluyormuş. Bankaların yeni mezun alımlarında aranan ortak özellikler ise şöyle:
*lisans mezunu olmak
*genellikle işletme, iktisat, mühendislik bölümlerinden mezun olmak
*ingilizce bilmek
*ekip çalışmasına yatkın olmak
*iletişim becerilerine sahip olmak
*analitik düşünmek
*kurum kültürüne uygun olmak

İş başvurularını kendi internet siteleri, gazete ve internet ilanlarından kabul ediyorlar.Yönetici atamalarının ise ciddi bir kısmı içeriden yapılıyor.

Ben onların yalancısı olarak, bankacılık sektöründe kariyer yapmak isteyen mezun ve adayları için bu yazıyı paylaşma gereği duydum. Ne diyelim kariyer hedefiniz bu yoldan geçiyorsa gözünüzü dört açıp hayalinizdeki bankanın sitesinde yatıp ilanlarını takip ediniz. Başarılar ve de kolay gelsin...


Kaynak: Hürriyet, Businews

27 Mart 2012 Salı

KAMP 2012



Koç Üniversitesi Pazarlama Kulübü tarafından bu yıl sekizincisi düzenlenen 'Koç Üniversitesi Pazarlama Kulübü-KAMP 2012', GNCTRKCLL' in katkılarıyla 6-9 Nisan 2012 tarihleri arasında Sevgi Gönül Kültür Merkezi'nde pazarlamada fark yaratan yöneticileri ve üniversite öğrencilerini bir araya getiriyor. Kariyer yolculuğunun başında olan üniversite öğrencileri KAMP 2012 organizasyonunda dört gün boyunca pazarlama konusunda sektörün önce gelen uzman isimlerinin ilham verici hikayelerini dinleyecekler.

"KAMP 2012"de; Unilever Türkiye Pazarlama Direktörü Çiğdem Yıldız, Coca-Cola Pazarlama Müdürü Eser Sevinç Manav, Coca-Cola İnteraktif Pazarlama Müdürü Yüce Zerey, Google Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Pazarlama Müdürü Mustafa İçil ve Bilgi Üniversitesi Akademisyeni Pazarlama Gurusu Levent Erden'in de aralarında bulunduğu yirmiden fazla konuşmacı deneyimlerini üniversite öğrencileriyle paylaşacak.


Pazarlamanın yeni trendş İnteraktif Pazarlama, Marka Pazarlaması ve Girişimcilik gibi konular KAMP 2012'nin ilgi çekici başlıkları arasında yer alıyor. Öğrenciler, Coca-Cola, Unilever, P&G gibi FMCG sektörünün liderlerinden, marka pazarlaması ve Turkcell, Google gibi interaktif dünyanın öncüleri olan firmalardan dijital pazarlamanın nasıl yapıldığına dair birçok konuda bilgi edinecek. Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği ise Girişimcilik konusunda yapılması gerekenleri renkli bir panel eşliğinde katılımcılara aktaracak. Bununla beraber ISKO, düzenleyeceği workshop ile interaktif bir atmosferde katılımcıların ilgisini çekiyor olacak. Bununla da bitmeyecek. Finans sektörünün liderlerinden ING Bank ise paylaşımlarıyla katılımcılara farklı bir bakış açısı kazandırıyor olacak. Turkcell Pazarlama İletişimi Bölüm Başkanı Alpay Alptekin, Dijital Kanallar Bölüm Başkanı Sertan Eratay, Girişimcilik ve İnkübasyon Programı Birim Yöneticisi Alaaddin Alpay ve bilişim ve teknoloji alanında çalışmalarıyla tanınan gazeteci-yazar Serdar Kuzuloğlu da tüm gün sürecek oturumda; marka pazarlaması, dijital pazarlama ve girişimcilik ile ilgili tecrübelerini paylaşacaklar. Katılımcılar bu seansta hem konuyla ilgili bilgi edinecek hem de örnek vakaları inceleme fırsatı bulacaklar.


KAMP 2012 sadece konferanslar ve panellerle sınırlı olmayacak, aynı zamanda öğrenciler dört gün boyunca öğrendiklerini Koç Üniversitesi akademisyeni ve pazarlama gurusu Semih Yalman ve Campaign Türkiye Dergisi'nin işbirliğiyle hazırlanan vaka çalışmasıyla test etme şansı bulacaklar. Bu vaka çalışmasında başarılı olan öğrenciler ise Campaign Türkiye Dergisi'nde staj yapma şansı kazanacaklar. Kamp 2012'deki kariyer olanakları bununla da sınırlı kalmayacak. Bu seneki sponsorlardan Kale Holding, öğrencilere pazarlama departmanlarında staj imkanlarını tanıyor olacak.

NOT: Etkinliğe katılım ücreti 250 TL'dir ve başvurular kariyer.net üzerinden alınacaktır. Katılım ücretine Mövenpick Otel'de 3 gece konaklama, her gün 3 öğün yemek, organizasyon süresince ulaşım, sertifika ve 2 gece KAMP partisi dahildir.

BAŞVURU İÇİN: 

http://www.kariyer.net/JobSearch/ajobdetail.kariyer?ilankodu=798893



kaynak: businews


26 Mart 2012 Pazartesi

ŞİFREMANYAKOLOJİ


Sosyal medya dediler yeri göğü inlettiler.
Kulak verip dinleyeni masalarına buyur ettiler.
Kulaklarını tıkayıp görmezden gelenleri ise,
Hooopp bir adım geriye ittiler.

Sosyal medyanın önemini, işverenlerin çalışmayı tercih edebileceği kişilerden beklentisindeki yerini birde yukarıdaki kendime has dörtlükle anlatmayı denemek istedim.

İster anlamlı bulun ister anlamsız, gerekli ya da gereksiz ilan edin ama sosyal medya artık hayatımızın her alanında var. Sosyal medyanın gerekliliğinde çoğunluk olarak hemfikiriz diye düşünmekle birlikte okuduğum haberlere bakılırsa bazıları suyunu çıkarmaya kadar ilerletmiş görünüyor. 

Siz mülakata davet edilmeden önce, isminiz arama motorlarında sorgulanıp nerede ne yaparsınız diye incelendiğine dair duyumlar aldığınızda hala şaşırıyor musunuz? O zaman bu duyduğunuza daha çok şaşıracaksınız. Öyle şirketler var ki bu işi gizli saklı değil, bizzat gözünüzün içine baka baka sizden facebook ya da twitter şifrenizi istemeye yeltenecek kadar cesaretlendiler. Amerika'da çalışanların özel hayatıyla ilgili bilgi edinmek isteyen işverenler, Facebook ve Twitter' daki aramalarda profili çıkmayan çalışanların şifrelerini isteyerek zorla onların bilgilerine erişmek istiyor. Uzmanlar ise bu talebin bir insanın ev anahtarını istemeye eş değer olduğunu ve mahremiyet ihlali yapıldığını söylüyor. İhlallerle ilgili doğan rahatsızlık yasaları da değiştirecek gibi görünüyor. 

Anlaşılan bazı İK uzmanı görünenler işi baya abartmış ve de merakını kabartmış...

Gerçekten işi isteyen ve ihtiyacı olan biri böyle dengesi kaçmış bir soru karşısında nasıl davranır ya da davranmalıdır yorum sizin...

25 Mart 2012 Pazar

GELECEĞİN SIRA DIŞI MESLEKLERİ


Geleceğin meslekleri arasında "Vücut Parçası İmalatçısı", "İklim Değiştirme Uzmanı", "Uzay Rehberi", "Hafıza Artırma Cerrahı", "Sanal Karmaşa Uzmanı" gibi sıra dışı işler bulunuyor.

Doktor, avukat, öğretmen olmayı hayal eden gençlerin önüne yakın gelecekte vücut parçası imalatçısı, iklim değiştirme uzmanı, uzay rehberi, hafıza artırma cerrahı, sanal karmaşa uzmanı gibi sıra dışı meslek tercihleri de gelecek. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) yayın organı İşveren'de geleceğin mesleklerine ilişkin bir dosyaya yer verildi. Dosyada konunun uzmanları, yakın gelecekte ortaya çıkacak ya da cazibesi artacak mesleklere ilişkin öngörüleri değerlendirdi.

Buna göre;

*Bireysel Portföy Yöneticiliği, geleceğin mesleklerine ilişkin değerlendirmelerde öne çıkıyor.

*Bilgisayar başında geçirilen uzun ve sağlıksız saatlerin beraberinde getirdiği hastalıklardaki hızlı artış, tıbbi hizmetler alanındaki mesleklere ihtiyacı artıracak.

*Öne çıkan mesleklerden biri de aktüerlik. Aktüerlik, finansal riskleri değerlendirebilen, çözümler öneren, her çözümün uzun dönemdeki sonuçlarını irdeleyebilen, sigorta riskleri ile primlerini istatistik ve olasılık hesaplamaları yoluyla tespit eden ve geleceğe yönelik stratejik değerlendirmeler yapan bir iş kolu olarak tanımlanıyor. 

*Gelecekte cazibesi artacak meslekler arasında biyokimyager ve biyofizikçi, satış yöneticisi, salgın hastalıklar uzmanı, bilgisayar sistem analisti, temsilci ve yönetici, pazarlama yöneticisi, üretici, aktör, bilişim hukuku alanında avukat, reklam müdürü, yönetim analisti, ikinci eğitim yöneticisi, finans yöneticisi, pilot, jeolog, piyasa araştırma analisti, hisse satış temsilcisi bulunuyor.

*Gelecekte ihtiyaç duyulacak sıra dışı meslekler de dikkati çekiyor. Buna göre, insan yedek parçası üretimi olarak da nitelendirilen "vücut parçası imalatçılığının" popüler mesleklerden biri haline gelmesi öngörülüyor. Bu işi seçen kişi, hücre ve gen teknolojisindeki ilerlemelerden faydalanarak hasarlı, hastalıklı ve hatta eskimiş organların yerine yenilerini üretecek.

*Geleceğin gözde meslekleri arasında beynin kapasitesini artırmaya yönelik çalışacak "hafıza artırma cerrahları" ile ay ve yakın gezegenlerdeki hayatı yaşanılır kılacak "uzay mimarları" bulunuyor.

*Geleceğin meslekleri arasında facebook ve twitter gibi sitelerde daha ilginç ve çekici görünmeyi sağlayacak "kişisel markacı", her şeyin ters gitmesine karşılık kişileri bilgisayar bağımlılığından kurtarmakla yükümlü "sosyal ağ çalışanı" ve elektronik hayatları organize edecek "sanal karmaşa uzmanlığı" bulunuyor.

Uzay pilotları ve uzay mimarlarıyla tanışacağız.

*Çok uzak olmayan bir gelecekte uzay pilotları, uzay rehberleri ve uzay mimarlarının hayatımıza girmesi öngörülüyor.

*Küresel ısınmanın sonuçlarını tersine çevirebilecek iklim değiştirme uzmanları da gelecekte iyi kazanacak mesleklerden.

*Bütün bunların yanında hafıza genişletme operasyonları, sanal hukuk ve nano ilaç sektörünün cazibesinin artmasına kesin gözüyle bakılıyor.

*Geleceğin işlerinin tümü eğlenceli ya da temiz olmayacak.

*Hastalıkların yayılmasını engellemekle görevli "karantina uzmanları", siber suçlulara karşı korunmayı amaçlayan "atık veri temizleyicileri" ile tanışılacak.

Robotik Sorunlar Avukatlığı

Gelecekte önem kazanacak mesleklerden bazıları ve çalışma alanları şöyle olacak:

*Taşeron-Fason Yöneticiliği: Kurumlar sabit, ücretli çalışanlar kadar  hatta daha fazla kendi uzmanlık alanlarında bağımsız hizmet sağlayacak kişi ve/veya küçük-butik kurumlarla çalışacak. Taşeron-Fason Yöneticiliği, değişik yapılardaki çok sayıda taşeron-fasoncu arasındaki rekabeti yönetmek ve uyumu sağlamaktan sorumlu olacak.

*Değişim Yöneticiliği: Güncel operasyon sürerken kurumların gelecek hedeflerini oluşturmak ve bunlara ulaşmak için değiştirilmesi gereken alanları planlamak, iletişimini ve hazırlıklarını yapmak, teknolojik gereksinimlerini saptayıp bunları tedarik etmekle uğraşacak.

*Sanal Market İşletmeciliği: Bugünün perakende sektörü yöneticilikleri büyük ölçüde sanal market işletmeciliği ve yöneticiliği ile yer değiştirecek. Her türlü alışverişin çoğu internet üzerinden yapılacağından perakende satış noktalarının ve bu tür mekanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurgulanmaış tüm diğer servis sağlayıcı kişi ve kurumlar robotik, sanal işlemlerle yer değiştirecek.  Tüm bu sitemlerin yöneticiliğinden sanal market işletmeciliği sorumlu olacak.

*Robotik Sorunlar Avukatlığı: Üretim ve hizmet alanlarında satın alınan robotların kullanımında karşılaşılan sorunların çözümünde, robotları üreten, satan, kullanan kişi ya da kurumların hak ve sorumlulukları alanında çalışan sektörel uzman avukatlar olacak.

Duygu Tasarımcılığı

*Yapay Zeka Pazarlamacılığı: İnsan düşünce sisteminin elektronik cihazlara aktarılması sonucu ortaya çıkacak sürünlerin satıcılarına denilecek.

*Beş Duyu Reklam Tasarımcılığı: yapay zeka ile koku almak, dokunuş, hissetmek vb. duygularda uzaklara iletilebilecek. Beş duyuyla hissedilebilecek teknolojiyle sunulan reklam spotlarının tasarımcılığı en popüler, yaratıcılık gerektiren alanlardan olacak.

*Soru Bankası Tasarımcılığı: İnsanların kapasiteleri giderek artacağından, gelişim sağlayacak yeni şeyler bulmak zorlaşacak. Yenilikleri tetikleyecek yeni soru sorabilmek ayrı bir uzmanlık alanına dönüşecek. Sektörel, tematik soru bankaları gelişecek. 

*Elektronik Gazetecilik: Ekolojik nedenlerden ve yeni nesillerin algı sistemlerindeki evrimsel değişikliklerden dolayı kağıttan öğrenmenin yerini internet üzerindeki dijital gazetecilik, mobil yayınlar alacak. Statik haberlerin, fotoğrafların yerini hareketli, sesli yayınlar alacak. Erişimleri, içerikleri, zamanlaması vb. de kişisel tercihlere göre seçilebilir nitelikte olacak.

*Duygu Tasarımcılığı: Genetik ve nano teknolojilerin geliştirilmesiyle yapılacak işe, yaşanılacak duruma uygun duyguların belirlenmesi ve gerekli kimyasal drog reçetelerinin, yapay zeka sanal ortam uygulamalarının kurgulanması mümkün olacak. Bugünün image makerları muhtamelen bu işi yapıyor olacak.

Gen Terapistliği

*Gen Terapistliği: "Geçmiş olsun, hayrola neyiniz var?" denildiğinde verilecek yanıtlar çok daha özel ve belirgin olacak. Göğüs hücrelerimdeki genlerde sorun var, gem terapisi alıyorum gibi...Bozuk genlerin tespiti ve düzeltilmesi ile ilgilenen hatta gen haritasına göre ileride bozulabilecek genleri önceden tespit edip önlem alacak programları geliştirenler gen terapisti denilecek.

*Genetik Ekonomi: Genetik teknoloji ile ilintili her şey tıpkı bugünün dijital devrim zenginleri gibi genetik zenginleri iş alanları oluşacak. Bu tür sınırsız ürünün satış piyasasının yönetilmesi, yepyeni bir ekonomik yapı ve boyut yaratacak.

*Bilgi Madenciliği: Sınırsız bilgi üretme, yayma kapasitesi nedeniyle insanların, neyi bilmek, neyi bilmemek gerekli, gerekli olmayanlar nasıl elenecek, asıl ve öncelikli olanlara nasıl erişeceğim sorularına yanıt vermeye çalışacak sistemlerle uğraşanlara bilgi madenleri denilecek.

*Alternatif Besin Mühendisi: Beslenme için gerekli maddelerin konsantre ve karma tabletlere, sıvılara dönüştürülmesi ile uğraşacaklar. Genetik ve nano teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanarak insanların beslenme ihtiyacına yanıt verecek alternatifler üzerine çalışacaklar.

*Franken Food Denetçiliği: Genetiği ile oynanmış ürünlerin sağlığa zarar vermemesi için oluşacak  denetim mekanizmaları ve bunları uygulayanlara denilecek.

*Siber Teknoloji Mühendisi: İnsansı robotik sistemler, yapay zeka ve bunların entegrasyonu üzerinde çalışacak hayati mesleklerden biri olacak.

*Enformasyon- Bilgi Mühendisi: Bilgi madencilerinin işlediği, derlenmiş bilgilerin uygun kişilere, uygun içeriklerde ve formatlarda iletilmesi için çalışanlara denilecek.

*Nano Yapı Mühendisi: Nano teknolojinin inşaat, yapı sektörüne kazandıracağı ürünleri maksimumda geliştiren, kullanan bugünün inşaat mühendislerinin yerini alacak meslek olacak. Geleceğin mimar ve mühendislerine benzer işleri yapanlar sadece yaratıcılıklarını kullanacak. Çünkü tüm hesap ve çizimleri  üstelik boyutlu prova verecek şekilde robotik sistemler yapacak.


Kaynak: işteinsan


GENÇLER YENİ NESİL TEKNOLOJİLERİ ÖĞRENİYOR



Microsoft'un beş yıldır düzenlediği ve bu yıl Nokia' nın desteklediği 'Gençsen Geleceksin' etkinlikleri kapsamında, İstanbul'dan Elazığ'a kadar pek çok üniversitede, üniversite öğrencileri ve teknoloji severleri geleceğin teknolojileriyle tanıştırıyor. 


http://on.fb.me/GencsenGeleceksin adresinden kayıt olanlar arasından belirlenecek sınırlı sayıdaki öğrenciye etkinlik sonrasında, Microsoft ve Nokia uzmanları tarafından özel Windows Phone uygulama geliştirme eğitimi de verilecek. 


Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan Kampüs turu ile başlayan etkinliklerde üniversite öğrencilerine yeni nesil teknolojileri akademik ve ticari anlamda en verimli ve yüksek performansta  kullanabilmeleri için eğitimler veriliyor.İstanbul'un ardından Ankara, Trabzon, Samsun, Denizli, Hatay, Malatya, İzmir, Elazığ, Gaziantep, Sakarya, Antalya, Mersin, Konya, Kayseri, Eskişehir, Bursa, Balıkkesir ve Çanakkale'de çeşitli üniversitelerde yapılması planlanan 'Gençsen Geleceksin' etkinlikleri kapsamında yapılacak eğitimler mayıs ayına kadar devam edecek. 

Etkinlik programı ile ilgili ayrıntılı bilgi 

http://on.fb.me/GencsenGeleceksin  adresinden alınabilir.

Kaynak: işteinsan

23 Mart 2012 Cuma

SAN FRANCISCO' DAN TECRÜBELER



Yine yaşanmış bir örneğim var sizler için. Üniversitedeyken Gülşen' i ( örneğimizin baş kahramanı ) sınıfta çok sık göremezdim ama ne zaman bir organizasyon olsa hooop altından muhakkak Gülşen çıkardı. Üniversitenin sadece ders çalışmaktan ibaret bir yer olmadığının ve sosyalleşebilmenin de en gerekliler listesinde yer aldığının verilebilecek en güzel örneklerinden biri bence. Bu sosyal, medyatik, karizmatik ve en önemlisi mücadeleci arkadaşım yurt dışına gitme çabalarıyla sizlere güzel bir ilham kaynağı olur diye düşündüm ve kendisinden anlatmasını rica ettim. Sağolsun beni kırmadı ve anlattı. İşte şimdi sımsıcak, içten bir paylaşımla başbaşa bırakıyorum sizi:) Gülşen ile "San Francisco" ya gitmeye hazır mısınız:)

İki başarısız ÖSS sınavından sonra üçüncü girişimimde başarılı olup 2006 Eylülünde Akdeniz Üniversitesi işletme bölümü için hazırlık sınıfının ilk dersine gittiğim gün, beni üniversitenin kapısında kırmızı halıyla karşılayacaklarını sanacak kadar zor bir işi başardığımı düşünüyordum. ÖSS bende nasıl bir psikolojik çöküntü yarattıysa bana kırmızı halı hayali bile kurdurmuştu, şöyle Oscar heykelciği alıyormuşum gibi… Neyse ki ilk gün güzel ülkemin dört bir yanından gelen şaşkın ve ne yapacağını kestiremeyen öğrencileri görünce kırmızı halı hayali daha fazla sürmeden ortadan kayboldu. Hazırlık sınıfına gitmeye başladım bir ay geçti iki ay geçti ama hayatımda o hep bahsedilen müthiş üniversite değişimi hala yoktu. Ya ben beklentilerimi çok yüksek tutuyordum ya da gerçekten ters giden bir şey vardı. Birkaç ay sonra work and travel sistemini tanıtmak için bir hoca derse geldi ve sistemi o kadar basit ve kolaymış gibi anlattı ki bu sefer beklenen değişimin yurtdışına gitmeyle elde edileceğini düşünmeye başladım hatta hemen yarın gidebilirmişim gibi geldi. Akşam eve gelip de evdekilere ‘Ben Amerika’ya gideceğim’ dediğimde ‘İnşallah’  yanıtı aldım. Çok büyük kelimedir ‘inşallah’ nasıl yorumlanması gerektiğini bildiğin sürece. Bizim ailede ‘inşallah’ ın açılımı yaptığın işi engelleyecek değiliz ancak bu konuda bizden fazla destek bekleme. (Artık buradaki destek durumun gerektirdiği ihtiyaçlara göre değişiyor).

O gün kafama koydum bir şekilde gitmeliydim yurtdışına… Okulda katıldığım tüm konferanslarda konuşmacıların tek söylediği şey ‘başarılı olunmak isteniyorsa bir fırsatını bulup yurtdışına gidilmeli’ oluyordu ya da onlar çok şey söylüyordu da benim aklımda kalan tek kısım bu oluyordu, algıda seçicilik denilen şey bu olsa gerek.

Üniversite boyunca yurtdışına gidebilmek için neredeyse denemediğim yol kalmadı. Daha önce yurtdışına giden arkadaşlarımla konuşup fikir edindim, Erasmus sınavına girdim geçemedim, Da Vinci programına başvurdum seçilmedim, burs imkanını zorladım; okulda başarılı olmadığım için alamadım ama yılmadım kafaya koymuştum bir kere.

Tüm bu süre zarfında yazları çalışmayı ihmal da etmedim. İşletme okuyordum sonuçta ve eğer bu bölümle ilgili bir yerde çalışacaksam; tecrübenin, üniversitede aldığım teorik bilgiden daha fazla olması gerektiğini biliyordum. Çalışmadığım tek yaz hazırlıktan birinci sınıfa geçtiğim yazdı. Bir sonraki yıl, sektördeki diğer firmalarla kıyaslanınca küçük sayılabilecek bir turizm acentesinde fatura kontrolörü olarak işe başladım. İş yerim benden memnundu ben de onlardan bu sayede diğer yazlar iş aramak zorunda kalmadım. Hatta staj yaptığım yaz normal çalışmamı sürdürüp stajyer maaşı yerine normal maaşımı almaya devam ettim. Çalıştığım her yaz üniversite kayıt tarihinden sonra iş yoğunluğu azalıncaya kadar çalışmaya devam ettim, dersler ve sınavlar bitmeden sezon başlangıcında çalışmaya tekrar başladım. Ben gerektiğinde aşırı çalışarak özveri gösterdim onlar da benim ihtiyacım olduğunda desteklerini esirgemediler. İlk yaz muhasebe departmanındaydım ama operasyon departmanı çok daha hareketli geçtiği ve İngilizce pratik yapma imkanı daha çok olduğu için gözüm o departmandaydı. Çalıştığım şirketin operasyon müdürü zor insandır, orada bir yaz çalışabilmem ve o iş için yeterince güçlü olduğumu kanıtlamam için iki yıl dil dökmem gerekti ( ki gerçekten turizm sektöründe operasyon kısmı tamamen fiziksel dayanıklılık gerektiriyor, 24 saat aralıksız çalışmam gereken günler oldu) neyse ki sonunda kabul etti ve 3. Sınıfın yaz ayını da operasyon departmanında çalışarak geçirdim. Gerçekten zor işti gerekirse bir daha yapar mıyım diye kendime sorduğumda cevabım asla oluyor ama orada çalıştığım için pişman mıyım kesinlikle hayır. Her yaptığım iş bana bir tecrübe kattı, katmaya da devam ediyor. Bu arada şirket küçük olduğu için sezonun yoğun olduğu dönemlerde extra işler de yapmak gerekebiliyor. Bir departmanda yoğunluk azalınca diğer departmana yardıma gittim bu sayede rezervasyon ve kontrat departmanları hakkında da az çok bilgi sahibi oldum. Durum böyle olunca bir şekilde tecrübelerim arttı ve artık yazın çalışan stajyer konumundan ihtiyaç duyulan eleman konumuna geçtim. Bu sayede birçok arkadaşımın 4. Sınıfta yaşadığı ‘biz şimdi bu kadar yıl okuduk ama ne iş yapacağız’ paniğini yaşamadım. Hem okuldan sonra ne iş yapacağımı hem de az çok tecrübe ettiğim için nerede çalışmak istemediğimi iyi biliyordum.

Üçüncü sınıfın sonlarına doğru ben hala nasıl yurtdışına giderim planları yapıyorum. O senenin yazında, benim bu kadar çabaladığımı ama bir arpa boyu yol gidemediğimi gören (burada adını veremeyeceğim) bir hayırsever okulu uzatmadan bitirmem şartıyla bana yurtdışında 3 aylık dil eğitimi için burs sağlayacağını söyledi. Aman Allah’ım ne büyük mutluluktu rüyalarım gerçek oluyordu. Yalnız ufak bir sorun vardı benim okulu uzatmadan bitirmem zor görünüyordu(ki bu teklif gelmeseydi sıradaki girişim Avrupa Gönüllü Hizmeti olacaktı, ona başvurmayı hala düşünüyorum.

Nitekim de öyle oldu son senenin son finallerinde 2 dersten kaldığımın için okul tam bir sene uzamıştı. Yarım dönem de değil tam bir sene bu da demek oluyordu ki burs hayalleri gökyüzüne uçup ortandan kaybolacak.  Yaz okulu açılmayan, bütünlemesi olmayan, hocaları fakültenin en sağlam hocaları olan iki dersi yazsam roman olur bir hikâyeyle 3 ay içinde verdim ve mezun olabildim. Bu arada hala çalışıyorum tabi.  Neyse dil okulu için gerekli işlemleri başlattık; okulu, kalacak yeri, pasaportu, vizesi vs bir sürü işlemden sonra Ocak ayında 3 aylık kurs için San Francisco ya geldim.

Geldiğimden beri gördüklerim her şeye olan bakış açımı değiştirdi. Amerika benim hayalimdi ve gerçekten yaşamak istediklerimi yaşadım belki ama birçok şeyi de yargılamama neden oldu.

Başlarda otobüse bindiğimde gördüğüm sistemden tutun da geri dönüşüme duydukları hassasiyete kadar bu kültüre dair ne varsa bende ‘adamlar yapmış abi ’ imajı yaratıyordu. Daha sonraları fark ettim ki onların bu sistemi yapmak için gerekli duydukları enerjiyi nereden aldıklarından bile haberleri yok. Kocaman arabalarına koydukları ucuz benzinin ‘demokrasi götürdükleri ülkelerden’ ne şekilde geldiğinden haberleri olmadan haberleri varsa da umursamadan mutlu mesut yaşıyorlar.

Gerçek Amerikalı denilebilecek kimse yokken sadece birkaç nesil önce ailesi buraya gelmiş İtalyan, İrlandalı, Polonyalı, Meksikalı, Çinli birçok insan ‘burası Amerika ve bizde Amerikalıyız’ dediklerinde biz neden kendi ülkemizde yüzyıllardır birlikte yaşadığımız insanlarla bugün savaşıyoruz sorusunu sorduruyor insana.

Babaların, sırf çocukları anne ilgisinden eksik kalmasınlar evde sıcak yemek pişsin diye çabaladıkları bir ülkenin ferdi olarak, buradaki annelerin dondurulmuş ürünü mikrodalgada 5 dakikada ısıtıp yemek yaptım demesi bile çok şaşırtıyor beni.

Hala kapalı sayılabilecek bir toplumun üyesi olduğum düşünüldüğünde bu kadar çok eşcinselin, halk tabiriyle, uluorta yerde gösterdikleri cesur davranışlar ‘ Allah bu ülkeyi neden helak etmiyor’ diye de düşündürüyor. Taş yağacak maazallah diyesi geliyor insanın. Hani çok geri kafalı bir insan olduğumdan değil de normal denilen çiftlerin bile sergilemediği davranışları eşcinsellerde görünce gerçekten şaşırıyor insan. Harvey Milk bugünkü Castro’yu görse gurur duyardı herhalde.

Türkiye’de bir kilo elma alabileceğin parayı, burada eline almaya tenezzül etmeyeceğin tek bir elmaya veriyor olmak ayrı bir tartışma konusu. Burada bir başkadır benim memleketime bağlanıyor olay.

Bendeki ‘Japon, Koreli, Çinli, Taylandlı vs tüm Asyalıları Çinli olarak tanımlama’ mantığı diğer milletlerin de Türkiye’yi şeriat uygulanan İslam ülkelerinden saymasıyla aynıymış. Durumun öyle olmadığını anlatmak için her Türk kendini gönüllü bir nefer ilan edip büyük bir çaba veriyor. Bu gibi durumlarla karşılaşmakta işin diğer boyutu…

Velhasıl kelam okuldan sonra yurtdışına gitme olayı hele ki Amerika’ya gelme işi ufkumu genişletmedi resmen ufkumda bir çığır açtı. Burası gerçekten Hollywood filmlerinde gösterilen o yer mi gelmiş görmüş olduk; evet orası burası ama içeriği çok farklı. Bizdeki malzemeyle Hollywood’u 10 a katlar 3 le çarparız onu anlamış oldum. Ha bir de bundan sonra kullanacağım cümlelere ‘ben Amerikadayken’ diye başlama lüksüm oldu sanırım….


Alkışlar Gülşen için:) 
Bir kez daha teşekkürler Sevgili Gülşen. 
Umarım senin bu yurtdışına gitme azmin şaşkolojiklerime ilham kaynağı olur:)




21 Mart 2012 Çarşamba

MEZUN OLMA STRESİNDEN KURTULMANIZA YARDIMCI OLACAK TÜYOLAR


Geleceği herkes merak eder. Geleceğin neler getireceğini kimse bilemeyeceği için heyecanlı bir bekleyiş vardır hep. Bu heyecanın yarattığı adrenalinin olumlu etkileri vardır aslında. İnsana enerji ve dinamizm verir. Ama heyecan sürekli bir stres haline dönüşürse o zaman alarm çanları çalmaya başlar. Vücüt tepki verir, enerji düşer, sağlıklı karar vermek zorlaşır.

Gençlerin içine girdiği rekabet her geçen yıl biraz daha artıyor. Hem genç nüfusun artması, hem rekabetin artık küresel boyuta taşınması hem de ekonomik krizle iş arzının düşmesi giderek mezun olmayı daha stresli hale getiriyor.

Peki bu durumdan nasıl çıkabiliriz?

Öncelikle bazı genel geçer dünya kurallarını kabullenerek:

1-İnsan kendisine doğru hedef koyamıyorsa ne kadar da çalışıp çabalasa tatmin edici sonuçlara ulaşamaz. Neden mi? Neyi istediğini, neyin kendisini mutlu edeceğini bilmiyordur da ondan.

Örneğin çok aç olunca insan çevresinde gördüğünü yemek ister. Böyle bir durumda çevredeki her yemeğin tadına baknak isterseniz sonunda tokluğun mutluluğu ve yediklerinizin lezzetini hissetmek yerine mide ağrılarıyla başbaşa kalırsınız.

2-Bir gün 24 saattir ve hepimiz fiziksel sınırları olan, zaman zaman dinlenmesi, eğlenmesi vb. gereken insanlarız. Robot değiliz. O yüzden herşeyi bir anda yapmamız mümkün değildir. Birçok farklı hedefe aynı anda koşamayız, yani seçim yapıp ne istediğimizi bilmemiz gerekir.

3-İnsan ne istediğine kendisi karar vermelidir. Başkası (ailemiz bile olsa) bizim yerimize karar veremez, sadece fikir verebilir.

4-Tüm seçenekleri araştırmadan karar vermek vizyonumuzu kısıtlayabilir. O yüzden deneyimli kişilerin ( aile büyükleri, danışman,koç, akademisyenler, ilgili deneyimi olan her kişiden) görüşlerini almak çok yararlıdır.


Kaynak: Businews

20 Mart 2012 Salı

MÜLAKAT TEKNİKLERİ



Mülakat kelimesi, sadece kelimeyken bile heyecan verici bence. "Mülakata davetlisiniz" cümlesinin ardından kalbi hızlı hızlı çarpmayan, ne sorarlar, ne söylerim diye düşünmeyen var mıdır acaba?

Yoktur diye düşünerek, düşünmek güzeldir diyorum:) Ne sorarlar sorusuna yanıt ararken, o sorulara nasıl yanıtlar veririm sorusunu da düşünmeye başlayan beynimizi kutluyorum. Bir taşla iki kuş yani:)

Sizler için, ne sorarlar sorusunun cevabını bulmaya yönelik yaptığım araştırmada güzel bir makaleyle karşılaştım ve hemen sizlerle paylaşmak istedim.

İş bulmanın en çok korkulan aşamalarından biri mülakattır. Bu korkuyu yenmek ise size hangi soruların sorulabileceğini bilmekten geçiyor. Üstelik bu "zorlu"  sorularla aslında neyi öğrenmek istediklerini bilirseniz, bir de hazır yanıtlarınız varsa iş görüşmelerini rahatlıkla atlatabilirsiniz. 
İş'te anlamları ve cevaplama yöntemleriyle "o" sorular!


BÜYÜK RESİM

"Büyük Resim" soruları bir kişiyi genel olarak tanımayı, motivasyonları hakkında bilgi almayı ve işe genel yaklaşımını anlamayı amaçlar.

*Bana kendinden bahset: Klasik bir açılış sorusu.

*Bana son işinden bahset: Bakış açısı ve detay almayı amaçlar.

*Bana kariyerinden bahset: Örnekler ve içerik alma amaçlıdır.

*Tipik bir iş günün nasıl geçiyor: Gerçekte ne olduğunu arar.

*Yaptığınız işin şirkete katkısı nedir: Stratejik algılamanızı merak eder.

*İdealindeki işten bahset: Temel motivasyonunun ne olduğunu anlamak ister.


DAYANIKLILIK:

*Seni başarılı yapan şey nedir: Başarının örnekleri ve nedenleri.

*Bu işin en çok hangi yönü seni ilgilendiriyor: Motivasyonunuzu gösterin.

*En güçlü olduğun alan hangisi: En çok hangi konuda iyi olduğunu düşünüyorsun.

*Bugüne kadar karşılaştığın en zorlayıcı iş neydi: Zorluklar gerçek kişiliği ortaya çıkarır.

*İşlerin çok iyi gittiği bir zamandan bahset: Şansın yaver gittiği değil...

*Kendini ....... biri olarak tanımlar mıydın: Tanımlı yetkinlikler soruşturulur.

*Bugüne kadar gurur duyduğun ne yaptın: Kişinin motivasyon ve kaygıları.

*O işte ne öğrendin: Açıklık, öğrenme , risk yaklaşımı

*Seni neden işe almalıyım: Uyum ve motivasyonu gösterir.

*İşi aldığında yapacağın ilk şey ne olur: Stratejik ve taktiksel detay


ZAYIF YÖNLER:

Zayıf yönler ile ilgili sorular hangi noktalarda işe uygun olmadığınızı anlamaya çalışır. Aynı zamanda zayıf yönlerinizle nasıl yüzleştiğinizi, onları nasıl yönettiğinizi ve geliştirdiğinizi de anlamaya çalışarak bir tür karakter testi amacı taşır.

*Zayıf yönlerin neler: Önemli olmayan zayıf yönlerinizi itiraf edin.

*Hangi yönlerini geliştirmek isterdin: Motivasyon ve yeni alanlar.

*Yaptıklarının işe yaramadığı bir zamandan bahset: Başarısızlıkla nasıl bahsediyorsunuz.

*O işte en az hoşlandığın şey neydi: Motivasyonunuzun becerisini ölçer.

*Sana zor gelen şey nedir: Zorluklarınızın üstesinden geldiğinizi gösterin.

*Risklere yaklaşımın nasıl: Öngörü ve planlama yeteneğinizi gösterin

*Yapmaktan gurur duymadığın bir iş oldu mu: Utanç ve değerlerinizi açığa çıkarmayı amaçlar.

*Hiç işini kaybettiğin oldu mu: Olumlu bir yaklaşım gösterin

*Eve iş götürür müsün: İşteki düzenliliğinizi ve işe olan tutkunuzu gösterin


Kaynak: işteinsan